VERESİYE SATMAK

Hayatımı ticaretle idame ettiriyorum. Yıllar önce pazarlamacılık yapıyorum. Bedford kamyonum var . Gaziantep’ten halı Kayseri’den soba yükleyip Türkiye’nin her tarafına köy köy harman vadeli satıyorum. Yani o yörede yetişen mahsül parasına.

Köylü buğday ekiyorsa 8. ayda soğan ekiyorsa 10. ayda pirinç ekiyorsa 11. ayda paraya dönüştüğünde sattığım malların parasını elden tahsil ediyorum. Sinop’ta bir köylü de alacağımı alamıyorum. Gidiyorum, geliyorum yok . Borçlu sonunda “Çeltik veriyim” dedi.(Pirincin soyulmamış kabuklu hali) tamam dedim , anlaştık.

“Evim okulun yanında , arabanı çek orda buluşalım, yalnız babam çok aksi kızar en iyisi yatsı namazına camiye gidince yükleyelim” dedi. Ben de tamam dedim.

Ezan okunduktan sonra , borçlu pencereden ambara girdi . 80 kiloluk çeltik çuvallarını bana verdi , bende kamyona yükledim. Yükleme bitince hesap gördük alacağımın iki misli mal yüklemişiz. Fazla kısmının parasını ödedim , senedini verdim ayrıldık.

İşim bitmişti . Kamyonu Çorum Osmancık’a sürdüm . Gece yarısından sonra oradaki çeltik fabrikasında işlem yaptırıp pirinç haline getirdim . Sabah Kayseri’ye geldiğimde toptancılar yeni açıyorlardı ve pirinçleri paraya dönüştürdüm. Gerçi biraz zararım oldu ama neyse . Toptancılar tarladaki fiyattan daha ucuza aldılar.

İki yıl sonra aynı köye yolum düştü , benim meşhur borçluyu sordum. “Üç aydır hapiste” dediler .

Neden diye sorduğumda, “O profesyonel hırsız, çeltik çalar hep” dediler.

“Peki evi okulun yanında mıydı ?” diye sordum

Onlar da “Hayır hiç alakası yok tam ters tarafta, köyün çıkışında” deyince,  oradan uzaklaşmaktan başka yapacağım bir şey yoktu .