Fiziki, biyolojik yönden var olan hastalıkların yanında; psikolojik, ruhi hastalıklar da vardır. Her iki tür hastalık da tedavi edilmez ise; hayat çekilmez olur, sağlıklı ve faydalı bir ömür sürmek imkansızlaşır. Burada daha sıkıntılı olan psikolojik, manevi hastalıklardır, tedavi imkanı da hayli zordur. Tedavinin kolaylaşması hastanın sağlayacağı yardıma bağlıdır. Lakin hastalıklı ruh hâli çoğu kez […]
Fiziki, biyolojik yönden var olan hastalıkların yanında; psikolojik, ruhi hastalıklar da vardır.
Her iki tür hastalık da tedavi edilmez ise; hayat çekilmez olur, sağlıklı ve faydalı bir ömür sürmek imkansızlaşır.
Burada daha sıkıntılı olan psikolojik, manevi hastalıklardır, tedavi imkanı da hayli zordur. Tedavinin kolaylaşması hastanın sağlayacağı yardıma bağlıdır. Lakin hastalıklı ruh hâli çoğu kez yardımcı olma yerine, daha da zorluk çıkarır.
İnsanın iç âleminde öfke, gazap, kaygı, korku, kıskançlık vb. gibi reziletler olduğu gibi; vicdan, merhamet, sevgi, aşk gibi iyi ruhlu hasletler de vardır. Hangi grup daha baskın çıkarsa, ona göre bir hayat tarzı devam ettirilir.
Burada , daha ziyade “vicdan” konusunu dikkatlere sunmaya çalışacağız.
Vicdan; Allah’ın, kullarının ruh âlemine yerleştirdiği, kodladığı, yaşamının olmaz sa olmaz değeridir. İnsan olmanın ana vasıflarndan biridir.
Asıl sorun bu erdemli değerin başka davranış biçimlerine evrilmesi, yanlış uygulanması ve hastalık boyutunda tehlikeli bir hal almasıdır.
Suskunluk, sessizlik, itirazsızlık, hayır diyememek, hakkı savunamamak hastalıklı yapı; vicdan kavramının içerisine yerleştirilmeye çalışılır çoğu kere. Bu bahaneci, sığınmacı, teslimiyetçi, medeni cesaretten uzak bir kişilik ” vicdan” ile açıklanamaz ve asla bağdaştırılamaz.
Geri çekilmiş, sessizliğe bürünmüş, ürkek, korkak bir ruh hâli hastalıklı bir yapıdır, o kişi hastadır, tedavi olmalıdır; aksi taktirde hem kendisi hem de toplum için zararlı bir bireydir.
Kişinin değiştirmekte, ıslah etmekte hayli zorlandığı, memnun olmadığı böyle bir kişilik; bu durumun farkında olan usta kişiler tarafından ; amaçları doğrultusunda rahatlıkla kullanılabilmektedir, hem de sayısız kere.
Kişi de, değiştiremediği, uygulamada başarısız olduğu bu durum karşısında, kendisini rahatlatacak bir bahane arıyor ve vicdan kelimesine sığınarak, rahatlamaya çalışılıyor.
Kişiliğin oturmadığı, sinik kalan, medeni cesaretin gelişmediği, kullanılmaya, kandırılmaya müsait bir davranış sergileme biçimi zor ve tehlikeli bir hastalık olup acil tedaviye ihtiyaç vardır.
Elbette ki vicdan olmalı; ama dozajında, kıvamında, yerinde, duruma göre, karşıdakinin niyetine göre ayarlanabilen, kullanılabilen bir konumda olmalıdır
Günümüzde çoğu kere arkasına sığınılan kavram, kısmen vicdan olsa da, genelde psikolojik bir hastalığın tezahürüdür. Yönetilemeyen bu durum tehlikeli bir hal almakta; çok sayıda psikolojik rahatsızlıklara kapı aralamaktadır.
Osmanlı’ da, elinde toprak bulunan birisi, üç yıl üst üste ekmez ya da faydalı ürün elde etmeyi başaramaz sa; o toprak elinden alınır, vergi kesilir, başkasına verilirdi.
Bu hastalıklı yapıya sahip olan, kurtulma konusunda hiç bir gayret göstermeyen gençleri de evlendirmemeli. Sağlam bir yuva kurmak imkansız olup sağlıklı evlatlar yetiştirmek de olmayacak bir çabadır.
Gerek devlette, gerekse sivil alanda görevlendirme verilmemelidir; çünkü yönetemeyip başarısız olacaktır.
Ellerinde fazla para bulundurmasına izin verilmemeli, var sa bile avcılara hissettirilmemeli.
Nihayetinde, eşler, evlatlar tarafından kontrol altında tutulmalı, korunmalı, uyarılmalıdır.
Tekrar tekrar kurulan tuzaklardaki bir dilim peynirle, yapmacık jest ve mimiklerle, tatlı, iltifatlı, ustaca söylenen övgü dolu sözlerle kandırılmasına müsade edilmemelidir.
Kontrolsüz vicdan, merhamet bir hastalıktır, tedaviye muhtaçtır.
Yerinde, dozajında değerlendirilen bir vicdan en yüksek, faziletli, erdemli bir ruh halidir, kişi için bir kazanımdır.
Yeter ki kontrol altında olsun!