İnsanın dünyaya geliş amacı belli; fazla da kalmayacak, gelen bir şekilde gidecek! Ayette: O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır( mülk:2) buyurulmuştur. İnsanlar; hasta, yaşlı yakınları, komşuları, hatta insanlık için yapacakları hususunda sınanıyorlar. Özellikle günümüz materyalist ortamında bu konunun hassasiyeti ayaklar altına alınmış, hastalık […]
İnsanın dünyaya geliş amacı belli; fazla da kalmayacak, gelen bir şekilde gidecek!
Ayette: O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır( mülk:2) buyurulmuştur.
İnsanlar; hasta, yaşlı yakınları, komşuları, hatta insanlık için yapacakları hususunda sınanıyorlar.
Özellikle günümüz materyalist ortamında bu konunun hassasiyeti ayaklar altına alınmış, hastalık ve yaşlılık bir zül, bir meşakket, bir bela olarak algılanmıştır.
Peygamber Efendimizin (sav): ” Kim ki, anne ve babasının yaşlılığına kavuşur, onlara yapacağı iyi muamelelerle cenneti kazanamaz sa, o kişinin burnu sürtülsün” buyurmuştur”. Konu o kadar önemli ki, hutbede üç kere tekrar etmiştir bu sözünü.
Dünyayı sürekli yaşanacak bir mekan olarak algılamak, bu uğurda sınırsız yatırımlar yapmak, sürekli biriktirmek; ihtiyaçları dizginleyememe sonucunda hak, hukuk çiğnemek; haram helal tanımamak, egonun ve hırsın esiri olmak kaçınılmaz oluyor.
Hep, ileride bir gün rahat etmek için çabalayıp çırpınan insan, ömrünün bittiğini anlama konusunda geç kalıyor ne yazık ki.
Canımız, ciğerimiz, uğruna her şeyimizi verebileceğimiz; en değerli varlıklarımız, onlarsız yaşamanın anlamsız olduğunu düşündüğümüz; anne babalarımız ; bir noktadan sonra kimileri tarafından istenmeyen kişiler olarak kabul ediliyor.
” Allah, iki iyilikten birini versin” derken , aslında ölümü istiyorlar.
Noldu o ciğerparelere karşı olan tutkunuz, sevginiz, bağlılığınız?
Karşılığında koskoca, sonsuz bir cennet hayatı kazanmak varken; ne oldu da bu insanlar farklı bir düşünce boyutuna evrildiler.
Anne babaya ilgi ve alakada tahammülsüzlüğün ana nedeni, inanç eksikliği, dünya hayatının zevklerinden mahrum kalma, özgürlüğün kısıtlanması endişesidir. Bu sayede yaşlılar engel olarak görülüyor.
Diğer yandan mevcut ekonomik kaygı ve sınırsız istekler; doğal olarak geçim derdi ile uzaklarda kalan ya da çalışmak zorunda oldukları bir işleri olması nedeniyle hasta ve yaşlılar ile ilgilenmek sıkıntı oluyor.
Özellikle eşlerden birinin itirazı; bu bakımı, ilgiyi negatif etkiliyor.
Çözümü: Dünyaya geliş gayesinin bilinmesi, kısa, geçici bir hayatın farkına varılabilmesi, hesap gününün olduğu inancı…
Bir diğer yandan ” geniş aile” sistemine dönülmesi, hükümetin bir çok yönden destek vermesi çözüm yolu olacaktır.
Bir de hasta, yaşlı, haksızlığa ve zulme uğrayanlar açısından düşünüldüğünde ölüm bir nimettir.
İyi ki ölüm var; yoksa çekilmesi imkansız bir dünyada yaşamak işkenceye dönüşürdü!
Bir de bu açıdan bakmak gerekir.