Artık bir yerlerde sessiz ve sakin bir şekilde, kendisiyle başbaşa, içinden geldiği şeyi yapmak pek cazip gelmiyor insanlara. Neden? Son yıllarda hızla artan teknolojik gelişmelerle dünyayı saran küreselleşme olgusu dünyayı büyük bir köy haline getirdi. Köyde herkes birbirini tanır ve herkes birbirinin ahvalinden haberdardır. Dünya da aynı bu hal üzere şuan. Sosyal medya mecraları aracılığıyla […]
Artık bir yerlerde sessiz ve sakin bir şekilde, kendisiyle başbaşa, içinden geldiği şeyi yapmak pek cazip gelmiyor insanlara. Neden?
Son yıllarda hızla artan teknolojik gelişmelerle dünyayı saran küreselleşme olgusu dünyayı büyük bir köy haline getirdi. Köyde herkes birbirini tanır ve herkes birbirinin ahvalinden haberdardır. Dünya da aynı bu hal üzere şuan. Sosyal medya mecraları aracılığıyla dünyanın öte tarafında yaşayan bir insanın sabah kahvaltısında ne yediğine, hangi işte çalıştığına, bugün kiminle tartıştığına şahit olabiliyoruz.Peki çok mu ihtiyacımız var ötekinin hayatına bu denli vakıf olmaya? Bugün ne giyindiğine, işe hangi vasıta ile gittiğine, eşiyle gittiği mekana? Neden merak eder insan başkasının hayatını bu kadar?
Genelde kendisiyle ilgilenmeyen, ne istediğini bilmeyen, hayatı başkaları üzerinden okuyan, kendisiyle başkaları arasında sürekli kıyaslamalar yaparak hayata dair arzularını yönlendirmeye çalışan kişiler başkalarının yaşamına göz dikerler. Hayatta bir amacımız yoksa, serkeşlik ve vurdumduymazlığı kendimize yar edinmişsek, sorumsuzlukta üstümüze yoksa tam bize göre bir alandır sosyal medya. Orada bizim boş vaktimiz olan 24 saati! dolduracak olan her şeye sahibizdir. Veya öyle hissettiriliyoruzdur. Belki de sahte ihtiyaçlar üretiliyordur. Lüks, şatafatlı, şöhretli, gösteriş dolu bir yaşam dikte ediliyordur bizlere. Sanki herkesin öyle bir yaşama ihtiyacı varmış gibi gösterilip, daha fazla kazanmaya, daha fazla harcamaya, kendimizi daha fazla yıpratıp sürekli birilerinin ceplerini doldurmaya itiliyoruzdur farkında olmadan. Zaten modern dünyanın en önemli paradigmaları hız ve haz değil midir? Düşünmeden yaşamak, modaya uymak, kitlesel hareket etmek, herkes ne yapıyor ve nerede bulunuyor ise oraya akın etmek. Yaptığı her işten zevk almaya çalışmak, nefsi rab; hayatı ona götüren bir araç kılmak, kısacası hedonizmi baş tacı etmek. İnsana acı veren, kederlendiren, hüzünlendiren, kendisini hayatı üzerinde düşünmeye sevk eden her türlü durumdan kurtulmak.
Peki bizim Müslümanca tavrımız ne olmalı bu duruma?
Öncelikle insan nefis sahibi bir varlıktır. Nefsi onu canının istediği, istemediği her şeyi elde etmeye sevk eder. Genelde de zaten insanın zararına ve aleyhine olan şeyleri insana arzu ettirir. O yüzden İslam’da nefisle olan savaşa “Büyük Savaş” denmiştir. İnsanın bu savaşı kazanması iradeli bir tutumla, kararlı bir düşünce yapısıyla mümkündür. Ne istediğini bilmeyen insan nefsinin oyuncağı olmaya mahkum olacaktır. Demek ki her şey ne istediğini bilmekle başlıyor. Buna “bilinçlilik” de diyebiliriz. Bundan sonra atılacak her adım; içinde irade barındıran, istekli seçimlere dayanan adımlar olacaktır. Artık yanlış yapsa dahi bu yanlışın farkında olan ve onu düzeltmeye çalışan bir zihniyete sahip olacaktır insan.
Ne istediğinin farkında olan insan aksiyona geçmek isteyecektir. Onun için ikinci adım “hareket”. Harekete geçen ve bir şeyler üretmeye, hayata kendinden bir şeyler katmaya çalışan insan şöyle geri dönüp baktığında daha önceden ilgilendiği ve zamanını tükettiği şeylerin ne kadar gereksiz ve faydasız olduğunu farkedecek ve yeni hayatına sımsıkı sarılacaktır.
Bundan sonraki adım ise “örgütleme”. Kişi kendi değişimi ile yetinmeyecek, başkalarını da bu serkeşlik bataklığından kurtarmak isteyecektir. Hal ve tavırları ile ne kadar başarılı ve özgüvenli olduğunu, istediğini elde etmedeki maharetini, hayatı kendi istekleri doğrultusunda yönlendirdiğini hissettirecek ve çevresine rol model olacaktır.Bu yüzden insan kal ile değil hal ile insan olmalı. Yani söz ile değil eylem ile kendini göstermeli. Fiili duasını daima kavli duasına öncelemeli.
Velhasıl kendi ile ilgilenen kendini meşgul, kendinden bihaber olan başkasını işgal eder..