Şu sıralar konuşmak da yazmak da gelmiyor içimden. Dilimde kalemimde sükut halinde. Söylemesi kolay 26 gün 26 gecedir bu hal üzereyim. Lokmalar boğazımda düğümleniyor. Bir masum çocuğun gözyaşlarıyla hüzünleniyorum. Bir ananın feryadıyla duygularım galebe çalıyor. Gözümden bir damla da olsa yaş akıyor. Elhamdülillah diyorum. Demek ki vicdanımı kaybetmemişim. Ya bu da olmazsa! Elimde kumanda kanal […]
Şu sıralar konuşmak da yazmak da gelmiyor içimden. Dilimde kalemimde sükut halinde. Söylemesi kolay 26 gün 26 gecedir bu hal üzereyim.
Lokmalar boğazımda düğümleniyor. Bir masum çocuğun gözyaşlarıyla hüzünleniyorum. Bir ananın feryadıyla duygularım galebe çalıyor. Gözümden bir damla da olsa yaş akıyor. Elhamdülillah diyorum. Demek ki vicdanımı kaybetmemişim. Ya bu da olmazsa!
Elimde kumanda kanal kanal geziniyorum televizyon karşısında .Hep aynı sesler hep aynı yüzler. Ortada bir hakikat var. O da işgalci güçlerin/İsrail’in vahşeti.
İsrail için hangi sıfatı yazsak kelimeler kifayetsiz kalır. Cani diyelim, katil diyelim, Siyonist diyelim,vampir diyelim, zalim diyelim, işgalci diyelim, zorba diyelim barbar diyelim ne dersek diyelim az gelir. Şehit ettiği çocukların sayısınca sıfatı vardır bu eli kanlı devletin. Devlet dedim ama sözümü geri alıyorum.
Üstat Necip Fazıl Kısakürek ne güzel demiş. “Yıkılasın İsrail enkazını göreyim/Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim.
Yazmak gelmiyor içimden. Çünkü insanlık ölmüş. Batı sessiz. Basın sessiz. Sadece menfaat devşirmenin peşindeler.
Hayvan hakları savunucuları tepkisiz, çevreciler tepkisiz, ahlakçılar tepkisiz. Filozoflar susmuş etik adına bir şey söylemiyor, söyleyemiyorlar.
Beş on kişiyi saymazsak sanat camiası sessiz, spor camiası sessiz. Ah bir Konya spor taraftarı Celtic taraftarı gibi olabilsek.
Şairin ifadesiyle “Ebu cehiller ölmedi kıtalar dolaşıyor’. Hani derler ya; her devrin bir Nemrut’u,Firavun’u olurmuş. Asrımızın Firavunu da Netanyahu.
Filistinli Bir anne anlatıyor. Bizler burada altı çocuk doğurmak zorundayız. İkisini İsrail öldürüyor ikisi evi için çalışır ikisi de milleti için okur adam olur.
Bir baba vallahi bir kaç şişe süt almıştım sütünü içmeden, içemeden öldürdüler. Bir başka baba: oğlum 18 yaşındaydı dün gece nişanlanmıştı ne suçu vardı diye tepkisini dile getiriyor.
Bombalanan her evde bir enkaz her enkazın altında bir hikaye var. Anılar anılar…
Dedim ya, tadı yok yenen ekmeğin. Tadı yok zamanın. Bunca acı bunca zulüm varken yazmalar bile anlamsız. Tıpkı ağızdan ağıza dolaşan kınamalar gibi.