RAMAZAN AYI İLE ZENGİNLEŞENLER!

Ramazan, çocukluğumun teravihlerini hatırlatır, köy camisinin hoparlörlerinden okunan ilahiler ve kasideler vardı Ramazan akşamlarında.  Açlığın en dip noktası ile mücadele eder sorumluluk duygusu. Diliniz kurur da çalışmaya ve ahdinizde durmaya devam edersiniz. Nehirler akar yanınızdan fakat verilmiş sözünüz vardır ve aklınızın ucundan bile geçmez coşkun sulardan bir yudum içmek. Sahurda ya camii minaresinden sahur salası […]

Yayınlama: 28.03.2022
A+
A-

Ramazan, çocukluğumun teravihlerini hatırlatır, köy camisinin hoparlörlerinden okunan ilahiler ve kasideler vardı Ramazan akşamlarında.  Açlığın en dip noktası ile mücadele eder sorumluluk duygusu. Diliniz kurur da çalışmaya ve ahdinizde durmaya devam edersiniz.

Nehirler akar yanınızdan fakat verilmiş sözünüz vardır ve aklınızın ucundan bile geçmez coşkun sulardan bir yudum içmek. Sahurda ya camii minaresinden sahur salası verilir ya da mahallenin davulcusu maniler okuyarak adımlar loş ışıkların altında dar sokakları.

Bazen uykuya yenik düşer bedenler ve sahursuz tutulur oruçlar. Yine de asla verilen sözden vazgeçmenin bahanesi olamaz sahura kalkamamak ve daha bir ihlasla tutulur vaatler ve oruçlar. Zekâtlar Ramazan’da verilir bir zorunluluk olmasa da.  Ramazan ve zekat, sadaka, fitre, davet, ikram… Bir birine bu kadar yakışan başka bir tenasüp grubu var mıdır bilinmez.

İftara yakın pide dağıtılır mahallesin fırıncıları tarafından.  Konu komşu, hısım akraba birlikte iftar etmenin yarışına girer mübarek ay boyunca. Öyle ulu orta oruç yemez özrü olanlar ya da nefsine yenik düşenler. Bir edebi vardı insanların. Günahı alenen işleyen ve kendine şahitler oluşturan faninin yaptığı gibi saygı duygusundan uzak değildi ülkem insanı. Lokantalar ya kapalı olur ya da perdelerle camları kapatılır restoranların.

Mukabeleler okunur camilerde ve evlerde. Camiye gidemeyen kadınlar evlerinde grup grup Kur’an okur hiç aksatmadan. Hafızlar, büyük camilerin bülbülleri kesilir Ramazan boyunca. Teravihler, “hangi hoca daha hızlı kıldırıyor.” tartışmaları içerisinde kılınır hep birlikte.  Çoluk çocuk, kadın erkek herkes iftardan sonra düşer yollara ve nasibini arar karanlıklar içerisinde.

Vakit akşamdır fakat Ramazan’ın ziyası aydınlatır gönüllerle birlikte çehreleri. Teravihten sonra görevini yapmış olmanın hazzı ile dağılır insanlar evlerine.

Öyle vurgun ayı değildi Ramazanlar, kazanmanın ayı idi fakat şimdiki gibi para kaslarını doldurmanın fırsatı olarak değil, rıza-yı bariyi kazanmanın şansı olarak algılanırdı Ramazanlar. Ete, süte, meyve ve sebzeye acımasız zamlar yapılmazdı eskiden. Ramazan bolluk ve bereketin sembolüydü o zamanlar.

Orucun ve Ramazan’ın yabancısı olmayan insanlar da katıldı insanların duygularıyla birlikte paralarını sömürmeye. İnançları gibi yaşayamadı dünya malına hükmeden Müslümanlar. Kapitalizmin oyuncağı oluverdiler de bahaneler bulmaya çalıştılar günahlarına.

 İftarlar,  lüks restoranlarda verilen davetlere dönüştü maalesef. Yoksullar değil varsıllar davet edilir oldu bu lüks sofralara. Vakıflar, kurumlar fakirleri değil fakir edebiyatı yapanları çağırdı sofralarına. Geceye sığınan ve ibadetini en kuytu yerlerde yapan ihlaslı insan gitti de orucunu reklam eden ve sosyal medya kahramanları geldi Ramazan iklimine.

Olsun yine de Ramazan insanımıza bir manevi iklim bahşetmektedir. Kur’an mevsimi demektir Ramazan, tüm eksikliklere rağmen yardımlaşmanın ve affedilmenin fırsatıdır Ramazan.

Mahyalarda yazdığı gibi “Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan”

 

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.