Ülkemiz Doğu Asya ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri ve Afrika ülkeleri ile Avrupa ülkeleri arasında birçok alanda bir geçiş ülkesi olduğu gibi ne yazık ki uyuşturucu ticaretinde de bir geçiş güzergahıdır. Gazetelerde,tv, radyo ve sosyal medyada sık sık duyarız limanlarımızda, otoyollarımızda,kara, deniz ve demiryollarımızda yapılan denetimlerde çok miktarda uyuşturucu madde ve ticaretini yapanlar yakalanır. Ülkemiz içinde de […]
Ülkemiz Doğu Asya ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri ve Afrika ülkeleri ile Avrupa ülkeleri arasında birçok alanda bir geçiş ülkesi olduğu gibi ne yazık ki uyuşturucu ticaretinde de bir geçiş güzergahıdır.
Gazetelerde,tv, radyo ve sosyal medyada sık sık duyarız limanlarımızda, otoyollarımızda,kara, deniz ve demiryollarımızda yapılan denetimlerde çok miktarda uyuşturucu madde ve ticaretini yapanlar yakalanır.
Ülkemiz içinde de özellikle PKK’nın kendine üs olarak seçtiği illerde (Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun bazı illeri) yapılan baskın ve aramalarda uyuşturucu imalatında kullanılan başta hint keneviri olmak üzere çok miktarda yetiştirilmesi yasak olup kaçak olarak ekilen ürünler yakalanır ve güvenlik güçlerince imha edilir.
Tüm bu çabalara rağmen ülkemizde sigara ve uyuşturucu kullanan insanlarımızın sayısı günden güne artmaktadır. (Özellikle kız ve erkek gençlerimiz arasında) sokaklarda, parklarda, resmi dairelerde toplum hayatının kalabalık olarak devam ettiği açık alanlarda nasıl sigara kullanan kadın erkek sayımızda hızlı bir artış varsa ne yazık uyuşturucu ve alkol kullanan insan sayımızda da hızlı bir artış vardır.
Uyuşturucu imali,satışı ve kullanımı kanunlarımızla yasaklandığı gibi dinimizce de yasaklanmıştır. Alkol kullanımı ise ne yazık ki 18 yaşın üstündeki insanlarımız için yasak değildir.
Ne yazık ki her insanı denetlemek mümkün olamadığından 18 yaş altı alkol kullanan insanlarımızın sayısı da hızla artmakta geleceğin sahibi olacak gençlerimizin önemli bir kısmı alkolik olarak hayata devam etmektedirler.
Gerek uyuşturucu gerekse alkol kullanımının insana verdiği zararı insanımıza anlatmak için okullarda sivil toplum kurumlarında çalışmalar yapılmakta ama ne yazık ki okullardaki ve ailedeki eğitim ve tavsiyelerden beklenen oranda sonuç alınamamaktadır. Konuyla ilgili bir kısmı kamu yararı avantajı da olan sivil kurumlar ne yazık ki amaçlarına uygun hizmet verememekte olup “İnsanın hayırlısı insana hayrı dokunandır” öğüdüne layık olamamakta, ismi var hizmeti yok durumunda kalmaktadırlar.
Geçenlerde İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, emniyet güçlerinin uyuşturucu imalatı, satımı ve kullanımı ile ilgili çalışmalarını anlatırken “Uyuşturucu satıcılarını yakalarsak ayaklarını kıracağız” diye 3 defa tekrar etti. Bazı valilerimizin de kendi illerinde uyuşturucu ile fedakarca mücadele eden emniyet birimlerini tebrik edip ödüllendirdiklerini biliyoruz.
Tüm bu olaylar yaşanırken ne hikmetse uyuşturucu, alkol ve kötü alışkanlıklarla mücadele amacıyla kurulan sanırım kamu yararına kurum statüsü de olan Yeşilay diye bir kurumumuz var idi. Bu kurumun niçin kuruldu ne yapıyor, milleti ve gençlerimizi için için kemiren uyuşturucu, alkol kullanımı hızla yayılırken nerelerde gezip, neler yapar merak ediyoruz doğrusu. Basında yayında, kamuoyunda Yeşilay’ıduyan gören varsa bizlere de bildirsin ki ne yaptığını bilelim. Eğer bir şey yapmıyorsa kamu yararı belgesini devletimiz geri alsın, boşuna avantajlı kurum statüsünü kullanmasın.
Yeşilay denen sivil kurum kamu yararı belgesi de olan eğer yanlış bilmiyorsak uyuşturucu, alkol ve zararlı alışkanlıklarla mücadele amaçlı kurulmuş olan, uyuşturucu ve zararlı maddelerin zararlarını tanıtıp korunma yollarını öğretme, bağımlıları kurtarma amaçlı tedavi ettirme görevini amaç edinen bu kurum neden sesini çıkarmaz. Merkez ve taşra teşkilatı kimlerden oluşur, kiminle iş tutar. Piyasada olan sivil toplum ve beklentisi olanlar neden bu kurumdan haberdar olmaz anlamak mümkün değil.
Sanırım Cumhurbaşkanımızın genel merkezi için valilerimizin deillerindeki şube ve temsilcilikleri için Yeşilay’a denetçiler, müfettişler göndermesi gerekiyor. Ne yapıyorlar, kiminle iş tutuyorlar, hangisiviltoplum ve halkla muhabbetleri var soruşturmaları gerekiyor. Öyleya ülkede uyuşturucu, alkol, madde bağımlılığı insanımızı yiyip bitirecek, Yeşilay da sanki ibadette kabahatte gizli misali ne yaptığını kimseye bildirmeyecek, yazık çok yazık.Devlette bir kural var diye biliyorum amacı doğrultusuna hizmet yapamayan kurumun faaliyetleri durdurulur. Umarım Yeşilay bu duruma düşmez.
Bizler medyayı devamlı takip eden insanlarız ama;Yeşilay’a neden rastlayamıyoruz anlayamadım.
YÜRÜYEN MERDİVENLERDE ENERJİ TASARRUFU OLMAZ MI?
Ukrayna Rusya Savaşı’ndan sonra özellikle Batı Avrupa ülkelerinde büyük bir enerji krizi ve tasarrufu başladı.
Petrol ve doğalgazda Rusya’ya bağımlı olan bu ülkelerde enerji fiyatları hem fahiş şekilde arttı hem de tasarruf dönemi başladı.
Geçen günlerde Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan emekli ve yaşlı insanların kışı Türkiye’de geçirmek için harekete geçtiklerini, okullarda kaloriferlerin 19 C̊ üstünde yanmasının yasaklandığını, öğrencilere soğuk havalarda ısınmak için battaniye dağıtılacağı basın yayın organlarında yer aldı.
Hal böyle olunca bizim ülkemizde de olumsuzlukların etkileri görülmeye başladı. Evlerde, sanayide ve iş yerlerinde elektrik kullanım fiyatları zamlandı. Bunun devamında enerji pahalı kullanılan ama tasarruf yapılırsa zarardan korunacağımız bir ihtiyaç haline geldi.
Kayseri’mizde çoğunluğu Büyükşehir Belediyemizin kontrolündeki alt ve üst geçitlerle çok sayıda iş yerinde elektrikle çalışan yürüyen merdivenler var. Bu merdivenlerin gündüz ve insanların devamlı kullandığı zamanlarda devamlı çalışmalarında sıkıntı yok ama; kullanılmayan vakitlerde bazen de geceleri de çalışır halde olduklarına şahit oluyoruz.
Vatandaş istiyor ki yürüyen merdivenler otomatik çalışsın, insanlar ayak bastığında çalışmaya başlasın, diğer zamanlarda dursun. Böylece hem elektrikten tasarruf yapılır hem de faturalar kabarık ve cep yakıcı gelmez. Doğru denetim ve kontrollü kullanımla yapılmayacak iş değil bu.
Benden hatırlatması