Bilgi çağı başladığından beri insanlara dinamizm kazandıran güven ümit donanımı başta olmak üzere olağan üstü gelişmelerin insana sınırsız güç verebileceği ve istediği her şeye ulaşabileceği beklentisiydi ! Maddi manevi bir çok şey insan kontrolüne girecek, sınırsız madde merkezde bolluk yaşanabilecek bu durum insanlara olan üstü mutluluğu getirecek ve sınırları çizilmemiş gerçek anlamda bir özgürlüğe ulaşacaktı. […]
Bilgi çağı başladığından beri insanlara dinamizm kazandıran güven ümit donanımı başta olmak üzere olağan üstü gelişmelerin insana sınırsız güç verebileceği ve istediği her şeye ulaşabileceği beklentisiydi ! Maddi manevi bir çok şey insan kontrolüne girecek, sınırsız madde merkezde bolluk yaşanabilecek bu durum insanlara olan üstü mutluluğu getirecek ve sınırları çizilmemiş gerçek anlamda bir özgürlüğe ulaşacaktı. İnsanoğlu sahip olduğu tüm imkanlar ölçüsünde, kendini bildi bileli doğaya sahip olmaya ve onu dilediği gibi kullanmaya çalıştı ! Ancak şu ana kadar bu arzusu ve imkanları çok sınırlıydı . İnsanın gücünün önce geçmişin gerçeği olan mekanik uygulamalar daha sonra da bilginin gelişmesi ile birlikte nükleer diye nitelediğimiz enerjiyle karşılaşması , hatta ve hatta insan beyninin yerini giderek dijital endüstriyel gücün fütursuzca üretilmesi daha sonra bilgi çağı ile beraber sınırsız üretimi ve sınırsız tüketimi gerçekleştireceği yolundaki düşüncesinin gelişmesine yol açmıştı ! Böyle bir konjektürde insanoğlu teknoloji aracılığıyla “ güç sahibi ilim ve bilim aracılığı ile ise “ her şeyi gerçekleştireceği “ kanısına kapıldı ! Son derece enteresan ; insanoğlu kendisini öylesine güçlü ve kudret sahibi hissediyordu ki , adeta dünyayı yeniden yıkıp yaratma ümidi taşıyordu ! Bu anlayışın hakim olduğu bir dünyada herkes “ dünyayı şekillendiren adam “ rolüne soyunmuştu ! Adeta feodal yapı diye nitelediğimiz sistem yıkılmış yok olmuş herkes prangalarından kurtulup her istediğini elde etmişti ! Böyle bir durumda elbette özgür üç temel hedef olmalıydı ! Asıl itibari ile var olmak istenen kadın ve erkeğin eşit olduğu temeline dayalı evrensel burjuvazi denilebilecek bir düşünce biçimini ortaya koyabilmekti ! Herkes eşit ve her şeye sahip bir noktaya gelinirse , insanların sınırsız bir mutluluğu da yaşayacakları düşünülüyordu ! Günümüzde yaşanan çok boyutlu kayıplar hayal kırıklıkları ve beklentileri karşılayamamayı göz önüne alacak olursak , bir yerlerde bir değil bir çok yanlış yapıldığını hissedebilir ve görebiliriz ! Farkında mısınız , duygu düşünce ve davranışlarımız kitle iletişim araçlarının egemen olduğu güçlü devletler ve platformlar tarafından yönlendirilmekte ve yönetilmektedir ! Paranın ve maddenin ilah haline geldiği getirildiği dünyada ekonomik refahın gittikçe büyümesi yalnızca imtiyazlı toplumların gücü haline gelmiş , gelişmiş ve fakir ülkeler arasındaki uçurum giderek derinleşmiş ve aradaki boşluk kapatılamayacak noktalara gelmiştir ! Günümüz dünyasında hala bir çok şeyin farkında bile olamayan insan neredeyse insan üstünde yükselmiş , bulunduğu bu durumu gerçeğe çevirebilecek aklı kullanmayı bir türlü becerememiştir . Ancak bir realiteyi de İtiraf etmek zorundayım ki , İnsan maddeye yöneldiği ve güç sahibi olduğunu hissettiği durumla birlikte gerçekte ; zavallı, yetersiz, güçsüz bir hale gelmiştir ! Aslında şu gerçeği de görmenizi istiyorum , dünyanın dengesini değiştirmeye talipken İnsan dışı İnsan diye nitelenebilecek varlıklar haline geldik bizler ! Hayatın tek anlam ve amacının mutluluk yahut sınırsız haz olarak görülmesi elbette sıkıntılı bir durum oluşturacaktır . Bu sisteme işlevlik kazandırabilmek beraberinde ; bencillik , açgözlülük , sürekli kendi çıkarlarını düşünmek ve sahip olma güdüsünü de beraberinde getirecektir . Farkında mısınız , İnsanların mutsuz oldukları bir toplumda mutlu olmaya çalışıyoruz veya mutlu olmak istiyoruz ! Morali bozuk, yıkık, yalnızlık duygusuyla içiçe korkuyla acı çeken ruhen dengesiz ve bağımlılığı ilke edinmiş insanlar ; öncelikle kendilerine boş zaman oluşturuyorlar sonra da bu zamanı öldürme çabası içerisine giriyorlar ve zamanı öldürdükleri oranda boş geçirdikleri oranda sevinç hissi duruyorlar ne kadar ilginç değil mi ?! Bana göre teknoloji döneminin diğer büyük yanılgısı da , bireysel bencilliğin var olmasının toplumsal uyuma huzura mutluluğa taşıyacağı inancıdır ! Kavramların içiçe geçtiği bu korelasyon da normale ulaşabilmek hiç de kolay olmayacak gibi ! Herkesin daha fazla sahip olmaya arzu ettiği dünyada elbette sınıflar oluşacak sonucunda uluslararası huzursuzluklar ve savaşlar yaşanacaktır ! Ve lütfen unutmayalım ilelebet elde etme , sahip olma arzusu ve tutkusu ile barış huzur ve mutluluk bir arada olamazlar ! Dolayısıyla temel ilke öğrenmek gelişmek ve değişmek olmalıdır … Ömer UZUNOĞLU