Sanatta, sinemada, müzikte, sporda, siyasette ünlü olmak, tanınır olmak; değer bulmak, itibar görmek konusunda en büyük aşamadır. Konserlerde, sanatçılara taparcasına tezahürat yapanların, resimlerini başucuna asan gençlerin, histeri derecesinde bağlılıklarını ibretle takip ediyoruz.. Dinî alanda da, şöhrete, üne değer vermek , rağbet etmek aynı yoğunlukta devam ediyor ne yazık ki! Eğer ünlü değilseniz, şöhret olamadıysanız , […]
Sanatta, sinemada, müzikte, sporda, siyasette ünlü olmak, tanınır olmak; değer bulmak, itibar görmek konusunda en büyük aşamadır.
Konserlerde, sanatçılara taparcasına tezahürat yapanların, resimlerini başucuna asan gençlerin, histeri derecesinde bağlılıklarını ibretle takip ediyoruz..
Dinî alanda da, şöhrete, üne değer vermek , rağbet etmek aynı yoğunlukta devam ediyor ne yazık ki!
Eğer ünlü değilseniz, şöhret olamadıysanız , ne kadar deruni bilginiz olursa olsun, izleyiciniz, takipçiniz az olacaktır..
Şöhreti, ünü yakaladıysanız öksürmeniz, gülmeniz, kaş göz oynatmanız olumlu karşılık buluyor, olumlu tepki görüyor, izleyicilerden hoş görü olarak geri dönüş oluyor.
Ah şöhret! Ah ün! Ah yakalanan ivme!
Dün akşam Hayati İnanç’ı dinleme imkanı bulduk.Çok önceden salon tıklım tıklım dolmuş, çoğunluğu kadın ve gençlerden oluşuyor. Dışarıda ve ayakta kalan izleyiciler de hayli fazla idi.
Dedik ya, tanınmışsanız her sözünüz doğru, her hareketiniz tolere ediliyor.
Şahsi gözlemimize göre, edepten, saygıdan, yoksun biri vardı sahnede. Şov etkileyici idi. Kadınların karşısında sürekli pantolonunu kaldırmaya çalışması, sarkmış ve tıka- basa yemekten dolayı nefes alamaz bir vaziyette göbeğini, maharet gibi okşaması edepten, ahlaktan yoksun; şöhretten gücünü alan bir davranış biçimidir.
Kesin hüküm cümleleri kurması, dikte ettirici tavsiyelerde bulunması, yüksek özgüvenin ve ünlü olmanın bir tezahürüdür.
Yılların getirdiği tecrübe ve birikimle, kalıplaşmış söz, deyim, şiirler, tekerlemeler, hikâyeler, nükteler en büyük sermayeleridir.
Dediğimiz gibi, şöhreti yakaladıysanız, ön plana çıkınca, sözlerinin doğru- yanlış olduğu da dikkatlerden kaçıyor, daha doğrusu dikkate alınmıyor.
Mesela, inanan insanlar için ölüm anı uyku gibi tatlıdır, zevklidir dediğinde, kimseden bir karşı itiraz gelmiyor.
Oysa ölüm herkes için bir sıkıntı anıdır. Resulullah Efendimiz’in (as) ölüm anında ateşlendiği, terlediği, sürekli yanında bulunan kaptan su alıp yüzüne sürdüğü, Hz. Aişe validemiz tarafından bildirilmektedir. Sekerat-i mevt halinde çekilen sıkıntıyı hatırlatmaktadır.
Hizmet etsinler dine, insanımıza! Baş tacıdırlar. Şöhretin arkasına sığınmadan…
Hele hele bir meslek, bir kazanç kapısı olmadan!
Keşke nama, şöhrete değil de; bilgiye, kültüre, ahlaka, edebe değer verebilseydik!