Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicretlerinden altı yıl sonra gerçekleşen Hudeybiye anlaşmasını çok iyi irdelemek, analiz etmek, günümüz meseleleri ile ilintilendirmek; dikkate almak durumundayız. Ayrıca hicret yılında Medine’de bulunan yahudiler, ve müşriklerle yapılan ” Medine Anlaşması”nı da referans almak zorundayız. Müslümanlar umre yapma niyeti ile Mekke’ye hareket ederler; Mekkeli müşrikler bu durumu haberdar alırlar, iki yüz kişilik […]
Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicretlerinden altı yıl sonra gerçekleşen Hudeybiye anlaşmasını çok iyi irdelemek, analiz etmek, günümüz meseleleri ile ilintilendirmek; dikkate almak durumundayız.
Ayrıca hicret yılında Medine’de bulunan yahudiler, ve müşriklerle yapılan ” Medine Anlaşması”nı da referans almak zorundayız.
Müslümanlar umre yapma niyeti ile Mekke’ye hareket ederler; Mekkeli müşrikler bu durumu haberdar alırlar, iki yüz kişilik bir ordu ile müslümanlara saldırırlar ve esir düşerler.
Hz Osman elçi olarak gönderildiğinde Mekkeliler tarafından esir alınır. Resulullah savaşmaya karar verir, nihayetinde müşrikler elçi gönderirler ve anlaşma, Hudeybiye köyünde imzalanır.
Anlaşma geneline baktığımızda müslümanlar aleyhine görünen ağır maddeler vardı. O kadar ağır geliyordu ki, silinmesi gereken maddeleri Resulullah’ın talimatına rağmen katip Hz Ali silmiyor/ silemiyordu. Peygamberimiz kendi elleri ile siliyordu.
Anlaşma maddelerine Hz Ömer adeta çıldırırcasına karşı çıkıyor, Hz Aişe Annemiz de benzer tavırlar sergiliyordu.
Çünkü bakıldığında düşmana teslimiyet, ağır taviz, İslam davasından vaz geçme gibi maddeler vardı.
Bu yıl Kabe ziyaret edilmeyecek, bir gayri müslim islamı seçer müslümanlar tarafına geçerse iade edilecek, tersi bir durumda müşrikler tarafından iade edilmeyecek.
En ağırı “Allah’ın Resulü Muhammed” ibaresinin kalkmasını karşı elçinin istemesi ve Hz Muhammed’in (as) bizzat eli ile silmesidir.
Hz Ali, Hz Ömer, Hz Aişe’ nin tepkileri Allah Resulü’ne bir baş kaldırı değil, gerçeklere vakıf olamadıkları için, imanlarının gücü karşısındaki bir şaşkınlık, bir şok dalgasıdır.
Oysa, tarihçilerin araştırmalarına göre, görünüşte aleyhte olsa da, müslümanların zaferi ile sonuçlanmıştır.
İslam topluluğu ilk defa bir devlet olarak kabul edilmiş, elçiler anlaşmalar imzalamışlar, Nihayetinde anlaşma maddeleri müşrikler tarafından bozulmuş; Bir devrin açılmasına yol açacak Mekke’nin fethi gerçekleştirilmiştir
Günümüz şartlarında ülkemizin gücü, ekonomik imkanları, silah ve savunma gücü belli, etrafımızdaki düşmanlar açıkça biliniyor, başımıza terör belaları musallat edilmiş.
İmkânlar ve şartlar dikkate alınarak mücadele etmek durumundayız.
Zaman zaman taviz ve geri adımlar atmak durumundasınız taki gücünüz zirveye çıkana kadar.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve ekibinin yapmaya çalıştığı da budur.
Bir devletle sorununuz olur, hatta savaşırsınız, aranızda krizler çıkar fakat bu durumu ilelebet sürdüremezsiniz, şartlara göre pragmatik davranmak durumundasınız.
Mesela ABD,İsrail, Rusya, Mısır, BAE, Ermenistan gibi ülkelerle ciddi sorunlarımız oldu, sıkıntılar yaşandı, karşılıklı gerilim ve nefretler oluştu.
Aradaki sorunlar bir kanalda takip edilirken, diğer ilişkiler bir şekilde sürdürülür, menfeatler dikkate alınır.
“Harp hiledir” ilkesi gereği, zaman zaman sözünüzü tutamaz, taviz verir, geri adım atarsınız, başta güçlü ülkeler olmak üzere, tüm ülkelerin yaptığı gibi.
BOB eş başkanı olmak, Rahip Brunson’un serbest kalması, Kaşıkçı davasının Sudi Arabistan’a iadesi gibi konular örnek olarak verilebilir
Halkına yaptığı zulümlerden dolayı ilişkiler kesilen Esat’la yeniden diyalog kurulması da bu meydanda değerlendirilmelidir.
Yöneticilere , ülkemizin çıkarları doğrultusunda destek vermek, mantıklı düşünmek, gerçeklere göre hareket etmek durumundayız.
Ne zaman ki gücümüze ulaşır, iç konsolideyi güçlendirirsek; yan banda koyduğumuz davaları yeniden açar, gündeme sunarız.
Sabır, gayret, zaman, fırsat, iç barış bizi güçlü yapacak, başarıyla insani, evrensel haklarımızı alacağız inşallah.
Sizler de, yani muhalefet yapanlar, daha sağduyulu olmak zorundasınız.
Şu anki zihniyetinizle, Allah Resulü’nün zamanında olsaydınız; Hudeybiye anlaşmasına bile karşı çıkardınız!
Hala gözünüzde perde, beyninizde bulanıklık, gözlerinizde nefret, dilinizde keskinlik vardır maalesef.