ÇAPINIZI SÖZLERİNİZ ÇİZİYOR

 Bir ülkede muhalefet, geleceğin iktidar adayıdır, hükümeti kontrol eder, yanlışları doğrusuyla beraber hatırlatır, iyi işlerde destek verir; alternatif projeler sunar; yani nefesi iktidarın ensesindedir.
  Bununla beraber, iktidar beceremiyor, başaramıyor, inatlaşıyor, zayıf kalıyorsa; o zaman sen çekil ben daha iyi yapacağım, projelerim hazır diyerek propaganda yapar ve halktan destek ister.
  Türkiye böyle bir muhalefet anlayışından ve muhalefetten son derece uzak ve son derece de bahtsızdır.
  Ülkemizdeki muhalefet şekli yıkmak, yakmak, devirmek, hesap sormak, intikam almak noktasında yürümektedir tarihten bu yana 
   Muhalefetin tabanının görüşü ve desteği statiktir, betonlaşmış, kemikleşmiş, hesap sormaya  odaklanmış durumdadır.
 Muhalefete destek verenlerin tavır ve tutumları liderlerinin icraatları ile örtüşüp parelel yürüyor.
  Yani Türkiye’ de muhalefet anlayışı güzelini, daha güzeline yapmaya yönelik değil, ideolojik, etnik ve kıskançlık  temelleri üzerine kurulmuştur.
  Bu rüzgarın etki alanı ve tesiri o kadar etkili ki, normal avamdan, akademisyene, çiftçiden iş adamına, fakirinden zenginine  kadar  ayırım yapmaksızın büyük bir kitleyi  önüne katıp sürüklemektedir.
  Bir yanda yirmi bir yıllık iktidarın yaptıkları; diğer yandan muhalefetin söylemleri ortada. İdeoloji, etnitise ve nefret sarmalından  kurtulamayan bir muhalefetin başarılı olması mümkün değildir.
  Muhalefetin oy tabanları o kadar konsolide olmuş ki, her ne hata yaparsa yapsın lidere destek ve biat  aşağı yukarı oranını korur.
 Bu arada, zaman zaman muhalefetten ayrılmalar olur, farklı parti kurulabilir; ama söylemler, iktidarı şiddetli eleştiriler ve iktidar karşısında birleşmelerden geri durulmaz.
  Elbette icraat makamı olan iktidar zaman zaman hata yapar, bu hatalar da gözönünde durur, saklanamaz, gizlenemez.
  Muhalefetin sözcülüğünde iktidarın yanlışları dillendirilir, doğrusu söylenir, halk uyarılır.
 Böyle bir muhalefet ülke için, hatta iktidar için de büyük bir şanstır.
 Hedefi İslami bir yaşam tarzı olan, milliyetçilik olan, liberal, hatta ırkçılık olan partiler; sol ideolojinin, baskının, zulümün, işkencenin temsilcisi olan bir partinin rotasına girip hedeflerine oturttukları Sayın Erdoğan’a karşı amansız, gerilimli, ahlaktan, etikten, gerçeklerden uzak bir şekilde saldırıya geçmiş durumdadırlar.
  Kin, nefret, hırs, kıskançlık çekim alanına giren partilerin beyinleri enfekte olmuş, gözlerine perde çekilmiştir.
 Bu yüzden hep birlikte, memleket için yapılan hizmetleri, Pkk ve diğer terör örgütlerinin bitirilişini, dış siyasetteki başarılı adımları, manevî alandaki özgürlükleri kayıtsız şartsız eleştiri bombardımanına tutmak, Pkk ve dış baskılar karşısında iktidarı eleştirmek, suçlamak; en iyi bildikleri ve yaptıkları muhalefet(!) yöntemidir.
 Hele hele, iktidardaki Parti’nin zirvesine kadar çıkanların, yıllarca ekonominin başında bulunanların, hükümet ve Lideri konusundaki amansız saldırıları igrençliktir. Bulunduğunuz ballı mevkilerden ayrılmadan önce gerçekleri haykırıp, yanlışları söyleseydiniz, liderin yanlışlarını söyleyebilseydiniz; sizin elinizi, ayağınızı öperdik(!).
  Şimdiki tavrınızdan tiksiniyor ve yuh olsun diyoruz.
 Sonuç olarak bizler; ülkemiz, maneviyatımız, onurumuz için iktidarlara destek verir ya da vermeyiz. İyi işlerini taktir eder, yanlışlarını açıkça söyleriz. Körü körüne biat yoktur. 
 Geçmişte Haziran genel seçimleri ve son yerel seçimlerde, hiç tereddüt etmeden iktidarı uyardık, silkeledik ve  kendine gelmesini telkin ettik.
 Bizde saplantılı siyaset yapma geleneği yoktur.
 Global bir sorun olan temel ihtiyaçlar, gıda, geçim şartları gibi konularda, tedbirlerde, stokçulara yapılması gereken yaptırımlar konusunda, hükümetin başarılı olduğunu söylemek  mümkün değil.
 Varsa bizden yana, milli, şahsiyetli, daha iyisini yapmayı vadeden bir iktidar adayı , desteğimiz ondan yana olacaktır.
 Siz de bu gerçeklerin fersah fersah uzağındasınız. ” ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz”.
 Yaptıklarınız sizi ele veriyor, söylemleriniz çapınızı çiziyor ve sırıtıyor.