Dernekler, sivil kuruluşlar etkinlikler, festivaller, buluşmalar, seminer, konferanslar düzenlerler; zaman zaman devletten ve yerel yönetimden yardım alırlar. Bu etkinliklerde ki temel amaç; halkın kaynaşması, tanıması, tanışması, yerel ürünlerin tanıtılması; daha ziyade de çocuk, genç, yaşlı demeden herkesin mutlu, eğlenceli vakit geçirmesidir. Genel anlamda halk için yapılmış faaliyetlerdir. Elbette ki devlet büyükleri, belediye […]
Dernekler, sivil kuruluşlar etkinlikler, festivaller, buluşmalar, seminer, konferanslar düzenlerler; zaman zaman devletten ve yerel yönetimden yardım alırlar.
Bu etkinliklerde ki temel amaç; halkın kaynaşması, tanıması, tanışması, yerel ürünlerin tanıtılması; daha ziyade de çocuk, genç, yaşlı demeden herkesin mutlu, eğlenceli vakit geçirmesidir.
Genel anlamda halk için yapılmış faaliyetlerdir.
Elbette ki devlet büyükleri, belediye yöneticileri, iş adamları, sanatçılar da bu buluşmaların olmaz sa olmazlarıdır.
Madem halk için yapılıyor, madem kaynaşma, dayanışma, eğlence amaçlı yapılıyor; öyleyse, bu resmi ağırlık, resmiyet nedendir? Neden resmi plakalı arabalar, korumalar, koşuşturmalar, telaşlı bir hareket damga vurur böyle etkinliklere, anlamak imkansız.
Tamamen sivil olması gereken buluşmalar, resmi davranışlar sonucunda soğuk, donuk ve isteksiz geçiyor.
Burada, sivil davranış resmiyete evrilmeden, resmilerin sivilleşmesi gerekir.
Bir masa etrafında oturmak istersiniz; sürekli makamlı biri gelir; kalkarsanız, bir sandalye alıp oturursun, birazdan bir başkası gelir; aynı hareket tekrarlanır durur. Nihayet bu durumdan sıkılır ve oradan ayrılmak zorunda kalırsınız.
Ne bir makamlı, ne bir organizasyon görevlisi; lütfen otururun, rahatsız olmayın demezler. Zaten üzerinize gelen bakışlar, jest ve mimikler sizin oradan kalkmanızı gerektiriyor.
Türkiye’de idareci, seçilmiş, makamlılar ile halk kaynaşması, yakınlaşması hala sağlanamadığı, yılların getirdiği yüksek statülü bakış devam ediyor.
En son örneğini, “Avrupa’daki Kayserili’ler buluşması”nda yaşadık . Sürekli olarak yerimizi değiştirmemize sebep olan idareciler, seçilmişler; aralarına sürekli mesafe koymaya gayret ediyorlar. Yetki, görev ve sorumluluk dışında , aramızda fark yoktu aslında.
Bir arkadaşımızla oturduğumuz masaya gelen , sürekli göz göze baktığımız bir ilçe belediye başkanından; merhaba, nasılsınız, nasıl geçiyor gibi bir diyalog, ya da tanışma isteği görememek gerçekten çok garip geliyor ; sadece etiketlilerin hali sorulup sohbetler gelişiyor.
Hemen belirtelim ki, böyle bir kompleksimiz ya da beklentimiz yok; bir gerçeği ve olması gerekenleri dile getirmeye çalışıyoruz.
Halk içine gelirken halk gibi, halktan biri gibi, sivil davranışlar sergileyen idareci ve seçilmişler olmalıdır.
Sivil alanlar, ortamlar, etkinlikler, eğlence alanları resmiyetle, resmi koşuşturmalarla boğulmamalıdır.Böyle zamanlarda halk adına fedakarlıklar beklenir.
Resmi alanlar ve ciddi idareci tavırları sivil alana sokulmamalıdıt
Zaten vatandaşımız da, nerede nasıl davranacağını çok iyi bilir; saygıda ve hürmette kusur etmez.
Halka bariyerler kurulmamamalı, halka dokunmalı, halktan biri olduğu hissettirilmeli, mesafe konmamalı.
Özellikle seçilmişler açısından, yaklaşan seçimlerde bir hesaplaşma, rövanş alınması kaçınılmaz olacaktır
Tek çare sivilleşmek, alanların sınırlarını iyi belirmektir.