خُلِقَ الْاِنْسَانُ مِنْ عَجَلٍؕ
İnsan, aceleci bir tabiatta yaratılmıştır.
(Enbiya Suresi, 37)
İnsanoğlu sabırsız ,aceleci ve telaşlı bir yapıda yaratılmıştır. O işleri hemen oluversin ister.Aynı zamanda tıkır tıkır yürüsün ister .Olmayınca da ümitsizliğe kapılır. Bazen kızar ,öfkelenir,ağzından isyan cümleleri dökülür günaha girer.
Bazen de hak yer kul hakkına girer.
Örnek vereyim;
Allah’ın imtihan için verdiği hastalığa dayanamayan birisi yatalak halinden şikayetçidir .
Çektiği acılarından ve ihtiyaçlarını gereği gibi sağlayamamasından ötürü ölmek ister .Allah’a isyan eder ;” Allah beni unuttu!”
“Canımı almıyor ki kurtulayım! ” der ve çektiği sıkıntıların sevabından mahrum olur. yani ( acele eder )
Başına bir musibet gelmiştir.
Mesela; Evladının ölümü , hastalık,bela ,musibet veya fakirlik sebebiyle; “Allah’ım bula bula beni mi buldun!” der.
Yıllarca sana ibadet ve dua ettim .Sen bunun karşılığında duamı kabul etmedin der. Yani (acele eder) Duâyı , ibadeti terk eder.Ve isyan bayrağını çeker.
Delikanlı;
“Bu kızla mutlaka evlenmeliyim, tam benim için yaratılmış,hayatımın aşkı,birlikte yaşlanmak istediğim kadın “der.
Bu uğurda kimseyi dinlemez .Kendi ailesini karşısına alır ,istişarelere kulak tıkar .Büyüklerin tecrübelerinden, istihareden ve İslam’ın evlilik ile ilgili koyduğu esaslardan imtina eder ve evlenir. Daha sonra eşiyle öyle sıkıntılar ,öyle geçimsizlikler yaşar ki anasından emdiği süt burnundan gelir ve hayatı zindan olur.Boşanır çocukları rezil rüsva olur; Hatta evlenmek isteyen çiftlere nasihat eder durur; ” Sakın ha! evlenmeyin ,ben düştüm siz düşmeyin! , ben yandım siz yanmayın!, bir daha düşünün !” gibi ;
Çünkü o da( acele etmişti )
Kimseyi dinlememişti.
Falancanın kızı şöyle yapmış diye bir haber duydu. Kimisi de evden kaçtığını söylüyordu. Bazıları çirkin bir iş yaptığını söylüyordu. Kendisi de bu dedikodulara katıldı .
“O köyden beklenir. O aileden beklenir yapmıştır .Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Onlar şöyle böyledir gibi konuştu.” Daha sonra bu dedikoduyu kulaktan kulağa yayıldı ve kızın adı çıktı aile rezil oldu .Dışarı çıkamaz hale geldiler.Kız evde kaldı. En sonunda dedikodulardan o şehri terk etmek zorunda kaldılar. Yıllar sonra işin doğrusu ortaya çıktı.Hanım kız iftiraya uğramıştı. Bu dedikoduyu duyup hüküm verenlerin hepsi de (acele etmişti )
ve iftira günahına ortak olmuşlardı.
İftara yetişecekti,ezana 5 dakika kalmıştı;ama trafik kilit olmuştu. Kimse kuralları takmıyordu sağdan, soldan ,emniyet şeridinden geçenler, kırmızı ışık, yeşil ışık hepsi birbirine girmişti. Bu arada insanlar öfkelenmiş, bağrışmalar, küfürleşmeler; Hatta kavgalar bile oluyordu. Amaç neydi iftara yetişilecekti .Akşama kadar aç ve susuz kalınmıştı. Oruç tutulmuştu .
Oruç da sabır demekti değil mi ;Ama insanoğlu yine (aceleci davranmış ) ve sadece aç ve susuz kalmıştı.İbadetini berbat etmişti.
Hastane muayene sırası, PTT maaş kuyruğu, ekmek kuyruğu vesaire..
İnsanlar bir an önce işlerini halletmek istiyor.
Herkesin kendine göre acelesi var tabii. Bu uğurda kimse kimseyi dinlemiyor ve fırsat bulduğu zaman çaktırmadan kaynak yapıyor. Fark edilirse de duymamazlıktan geliyor ya da diğer insanlara tartışıyor; ama özür de dilemiyor.
Yine insan hep (acele ediyor)ve kul hakkına giriyor.