CENAZE NAMAZI VE HELALLEŞME

Peygamber Efendimiz (asm) borçlu ölenin cenaze namazını kıldırmamıştır.

Böylece önce borcunun ödenmesini sağlamıştır; bu uygulama ona mahsus; çünkü borçlunun üzerinde kul hakkı vardır, Peygamberimizin namazını kıldırdığı kişinin ise bağışlanma şansı var; ancak Allah Teala kul hakkını bağışlamıyor; işte bu sebeple Efendimiz önce engeli kaldırmıştır.

                          &

Zaman zaman medyaya düşen bazı görüntüler izliyoruz. Bu görüntülerde cenaze namazı kılınırken Hoca helallik istediğinde cemaatten Bir takım insanlar;”Ben hakkımı helal etmiyorum hocam .”diyor.

                         &

Ya koyunlarımı zehirledi ;ya borcunu ödemedi; ya ortaklık yaptık beni kandırdı ya da iftira attı  hayatımı kaydırdı gibi şeyler söyleyip hakkını istiyor. Aslında bu örnekler az gibi görünse de ;tam aksine çok çok fazla.

Gerçekte  hak sahipleri  utanma belası ,ayıp olur ,millet bizi kınar diye çekiniyor. Hakkım haram olsun diyemiyor.  Bu durum ölen kişi için iyi bir şey değil aslında.

Yapılması gereken yaşı kaç olursa olsun, her Müslümanın vasiyetini ,borcunu, alacağını ,kul haklarını yazması veya çocuklarına söylemesidir.

                        &

Adam her türlü kul hakkıyla gidiyor ; ama bunlar yanına kar kalmayacak; Çünkü her ne kadar cenazelerde hakkınızı helal ettiniz mi sözüne hep bir ağızdan koro gibi “helal olsun !” denilse de tanımayanların şahitliğinden ziyade, mevta ile teşrik-i mesai yapmış ,onunla komşuluk yapmış, akrabası, dostu ,ahbabı ,tanıdığı,iş arkadaşı, tarla komşusu olan kişilerin şahitliği önemlidir .

Eğer herkes gönülden hakkını helal ederse işte o kılınan cenaze namazı kişiye gerçekten  dua olarak fayda verir; Ama Allah muhafaza kul haklarıyla gidilirse ;artık iş ahirete kalmış oluyor .

Mahşerde ateşi görünce hak sahibi hakkını helal eder mi onu da Allah bilir ; Çünkü orada herkes öncelikle kendi nefsini ateşten kurtarmaya çalışacak.

 Dolayısıyla ölmeden önce Allah hakkı olan ibadet ve kulluk vazifelerini yerine getirmek ve gönülden tevbe ederek, kul hakkı olan hakları ödemek gereklidir. Eğer ölenin yakınları ve evlatları gerçekten ortada bir kul hakkı olduğunu biliyorlarsa bu hakkı ödemeleri gereklidir.

Ölenin malının üçte birinden ilk önce borçlar ve cenaze masrafları ödenir daha sonra miras paylaşılır.

En iyisi kendi işini kimseye havele etmeden dünyada  iken helalleşmektir.

                          &

Ebû Hüreyre  radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm mikdarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa, kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.” 

(Buhârî, Mezâlim 10, Rikak 48)

                            &

Ebü Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu.

Ashab:  Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir, dediler.

Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir” buyurdular.

(Müslim, Birr 59. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyamet 2)