ZARURETİ HAMSE/ GÖZÜMÜZÜ VE BEDENİMİZİ KORUMAK

Yayınlama: 26.08.2024
A+
A-

ZARURETİ HAMSE/ GÖZÜMÜZÜ VE BEDENİMİZİ KORUMA
İslam dini, fertleri ve toplumun geleceğini korumak üzere zarureti hamse’i ilke edinmiş. Bunlar canın
korunması, malın korunması, dinin, aklın ve neslin korunması olarak bilinir.
Her şeyden önce can dediğimiz şey bedendir. Bedenin ölüsüde diriside kutsaldır. Dokunulmazlığı vardır.
Bedene kast edene kısas vardır. Bedenin biri maddi diğeri manevi unsurdan oluşan iki ögesi vardır. Maddi
unsurdan kastımız et, kemik, deri, omurga kısaca iskelet sistemi. Manevi unsur ise ruhun temiz, nefsin
mutmain olmasıdır. Bu hasletlere sahip olmak içinde güzel ahlak/hüsnü huluk, temiz bir dil/nâzafetül lisan,
güzel düşünmek güzel bakmak gerekir. Dikkat ederseniz güzel-e bakmak demedim, ya güzel bakmak yani
hüsnü nazar eylemek gerek.
Hiç şüphesiz insan üzerinde bakışların tesiri büyüktür. Efendimiz (sav) buna “isabetül ayn” demiş, yani göz
deymesi. Gözlerimiz âdeta bir kamera görevi yapar. Görüş alanına giren her şeyi algılar. Piksel piksel işler ve
hafızaya/hard diske kaydetmek üzere sinyalleri beyine gönderir.
Bakışlar önemli .Zira kimi bakışlar ok gibi saplanır insanın yüreğine. Kimini âşık eder, kimini yoldan çıkartır.
Peygamber (sav) Hz.Ali ye: “Ya Ali ilk bakış müstesnadır. Ancak ikinci üçüncü bakmalar-bakışmalar
şeytandadır” buyurmuşlar. Bunu bir köşeye not edelim. Demek ki bakmanında bir sınırı var.
Maalesef günümüzde her şeyin ölçüsünü kaçırdığımız gibi bakmalarda kıymetini yitirdi.Atık yakın çevremizi
değil sosyal medya sayesinde dünyaları görür olduk. Helal dairesi sınırlarını aştık. Harama daldık. Teşhircilik
aldı başını gidiyor. Köylü olsun şehirli olsun çoğu bayan ekranlarda boy gösterir oldular. Kim kiminle evli kim
kiminle yoldaş belli değil. Bugün evlenen ertesi hafta boşanmış oluyor.Mahrem-Nahrem ölçüsü ayaklar
altında.
Diğer yandan hazcılık/narsizim, bencillik/egoizm hat safada.İnsan nereye baksa günaha davetiye çıkarılıyor.
Bunun müsebbibi modernizmin altında yatıyor. Hızla değişen kültürel sosyal yapımız gittikçe yozlaşıyor. Bu
değişim maalesef kültür erezyonada sebep oluyor. Moda adı altında biçilmedik kaftanlar dikiliyor.
Ölçüsüzce fütursuzca. Sanki terzi dükkanında kumaş kalmamış gibi. Kol açık, göğüs açık, göbek açık, diz
açık, baldır açık. Daha önceki şehir kızları başlıklı şiirimde dediğim
Zam gelmiş kumaşa kısalmış etekler
Şimdi moda olmuş Sinemler, Gizemler, Petekler…
Göbek açmak moda olmuş âleme
Pes doğrusu yakışmaz bu âdeme” mısraları geliyor.
Sokağa çıkınca kaç kaçabilirsen.Gözüyün önünde bir değil on değil. İllaki bir şimşek çakması gibi birileri
benliğini etkileyecek. Mütedeyyin muhafazakar bir bey efendinin dediği gibi “sizin özgür giyinme hakkınız
olabilir. Benimde günah işlememe hakkım var. Siz buna engel oluyorsunuz” diye haklı serzenişte bulunmuş.
Başka bir sokak röportajında bir hanfendi ” vallahi şimdiki kızlara hayret ediyorum. Bunlar açık değil resmen
çıplak. Utanıyorum, üzülüyorum” diyebiliyor. Sosyal medya da gözümüzün içine soka soka gösterdikleri konserler ve o konserlerde sanatçıların giyim kuşamlarına bir bakın. İnsan bu sanatçı müsveddelerine
sanatçı demeye haya ediyor. Çünkü sanatçı sanatıyla, duruşuyla örnek olan kişidir. Zavallı gençler bu tiplere
bakıp işte benim idol’üm bu, diyor.
Netice olarak amellerimizden sorumlu bireyler olarak biz bize düşeni yapalım. Tıpkı “herkes kapısının
önündeki pisliği süpürürse her yerin tertemiz olacağı” gibi bizlerde maneviyatımıza zarar verecek her türlü
çirkinliklere gözümüzü kapatalım ve süpürüp çöpe atalım. Hayata kimi zaman gönül gözüyle bakalım.
Geliniz, Rabbimizin Kuranı kerimde “mümin erkekler ve mümin kadınlara söyle gözlerini harama bakmaktan
sakınsınlar” hitabını yeniden hatırlayalım. Hatırlayalım ki zarureti diniyyeden/ zarureti hamseden olan
canımızı/ bedenimizi korumuş olalım.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.