Üniversite tercihlerinin başladığı şu günlerde karşılaştığım en sık sorulardan bir tanesi de şu: “Hocam hangi bölümü tavsiye edersiniz? Hangisinde işe daha rahat gireriz?” Tabi ki haklı bir soru. Ama doğru soru değil. Doğru soru başlıkta. Haklılık tarafı, ülkemizde üniversite okumanın en önemli nihai hedefi, bitirildiğinde diploma aracılığıyla bir işe girebilmek. Gençlerimizin ekonomik kaygıları ön […]
Üniversite tercihlerinin başladığı şu günlerde karşılaştığım en sık sorulardan bir tanesi de şu: “Hocam hangi bölümü tavsiye edersiniz? Hangisinde işe daha rahat gireriz?” Tabi ki haklı bir soru. Ama doğru soru değil. Doğru soru başlıkta.
Haklılık tarafı, ülkemizde üniversite okumanın en önemli nihai hedefi, bitirildiğinde diploma aracılığıyla bir işe girebilmek. Gençlerimizin ekonomik kaygıları ön planda tutmasını anlayışla karşılıyorum. Fakat bu kaygıyı duyarken diğer taraftan da ‘bir ömür boyu yapacakları mesleğe ilgi ve yetenekleri ne kadar var?’ sorusunu teğet geçmeleri beni endişelendiriyor.
Hiç unutmuyorum, öğretmenlik stajımızı yaparken dersi veren hocalarımızdan bir tanesi şöyle demişti: “Arkadaşlar! Hayatta iki şeyi doğru seçeceksiniz. Bir tanesi işin, bir tanesi de eşin! Çünkü Allah ömür verdiği müddetçe işinle, sabah 8 akşam 5 evlisin. Eşinle de akşam 5 sabah 8 evlisin. Bunlardan birini yanlış seçsen ömrünün yarısını yaşamamış say. Yok ikisi de yanlış ise vay halinize”
Bence çok doğru bir tespit. Çevremize baktığımız zaman yaptığı işe nazaran aşkla ve şevkle ek iş yapan, her ne kadar hobi dese de bir meslek olan işle uğraşan birçok insan olduğunun farkına varırız. Ne yazık ki rakamlarda bu tespiti destekler durumda. 2018 de üniversiteye yerleştirilen yaklaşık 846.000 öğrencinin yaklaşık 143,500’ünü daha önce bir yere yerleşmiş fakat yeniden sınava girip üniversiteyi kazananlar oluşturuyor. Bu da toplam yerleşen öğrenci sayısının yaklaşık %17’ sini oluşturuyor. Bu da demek oluyor ki her 100 öğrenciden 17 si seçtiği bölümden memnun değil. Daha bu oranın içerisinde memnun olmayıp üniversiteyi bırakan, üniversite defterini kapatıp bir daha sınava girmeyen öğrencilerin sayısı hariç.
Bu da gösteriyor ki, üniversiteye bölümleri araştırmadan gitmemek lazım. Tercih sürecinde bir uzmandan, psikolojik danışman ve rehber öğretmenden destek almak lazım. ‘Gitmek için gitmek, şehirden uzaklaşmak için gitmek’ nedenleri gençlerimizin duygusal sebepleri arasında. Duygusal ilişkilerine bağlı olarak alakasız bölümlere, şehirlere giden öğrencilere şahit olduk. Öğrencilerimiz “Şu bölümü düşünüyorum. Nasıl?” dediklerinde “O bölümü bir araştır dersleri nasılmış? Ya da o ilçenin haritadaki yerine bir bak bakalım” dediğimizde geri dönüşler çok farklı şeklide oluyor. Tercihlerinden çıkaranların sayıları bir hayli fazla oluyor.
Bir sözümüz daha vardır “Yol kenarına inşaat dikenin mühendisi çok olur.” Diye. Tabi ki bu süreçte çevremizden destek alacağız. Büyüklerimizin fikirlerini dinleyeceğiz. Fakat destek alırken kişilerin konuya hakimiyetine, uzmanlığına bakmak lazım. Hele ki puanınız sıralamanız iyiyse fikir veren, sahiplenen, gururlanan çok olur. Sıralamamız ne olursa olsun listemizi oluşturduktan sonra yapmamız gereken şu: “1. Sıra ……………. yı yazdım. Çünkü …………………” şeklinde tüm tercihlerimiz için ayrı bir neden sonuç listesi oluşturmalıyız. Cevabını bulamadığımız sırayı listemizden kaldırmalıyız.
Kısacası, ilgi ve yeteneklerimizi doğru tespit edip ona göre kariyer planlamamızı yapmalıyız. Bunu yaparken de kamu ve özel sektörde iş imkanlarına da dikkat etmeliyiz. Ve tüm bunları yaparken bir uzmandan ve o mesleği yapan kişilerden bilgi almalıyız. Bu arada ülkemiz de mesleğinin zorluğunu anlatıp yaptığı işi yüceltmeye çalışan büyük bir kitle var. Ya da yukarıda bahsettiğimiz gibi yanlış mesleği seçmiş kişiler de o meslek hakkında olumsuz konuşabilir. Bunlara da dikkat etmeliyiz.
Şahsen ben lisede öğrenciyken eğer çevremdeki psikolojik danışman ve rehber öğretmenlere göre, şuan zaman mefhumu olmadan, severek yaptığım bu mesleği seçseydim kesinlikle seçmezdim. Bu noktada bu mesleği yapmamda büyük pay sahibi olan bana tavsiye edip yönlendiren lisedeki psikoloji hocam Derya KAYA BAŞARAN’a teşekkürü bir borç bilip saygı ile ellerinden öpüyorum.
İstediğiniz şehirde, istediğiniz üniversitede, istediğiniz bölümü kazanıp bitirip mesleğini yapmanız, bu güzel ülkemize en yüksek katma değeri sağlamanız dileğiyle..