BASKI ALTINDA YAŞIYORUZ!

Yönetimde, kurumlarda, iş yerlerinde, komşuda, arkadaşlar  arasında ya da genel anlamda sosyal alanda baskı altındayız; eleştirilerimizi, önerilerimizi , şikayetlerimizi rahatça yapamıyoruz.
 Karşına alma, aranı bozma, partine zarar verme, din düşmanlarına fırsat verme… Bu tür ikaz ve kaygılarla bastırılırız.
Adamın çevresi güçlü, mafyası var, şer insanlar, çoluk çocuğunu , işini düşün! Şeklinde tehtidler altında, sünepe , silik, onursuz bir hayat sürüp gidiyoruz.
 Bir kez yerinde, usulüne uygun, yumuşak sözlerle bir eleştiri yaparsınız; en yakınınızda olanlar, sizden bildiğiniz kurum görevlileri  bile derhal cevap vermeye, nefsi savunmaya, karşıyı suçlayıcı yöntemlere başvururlar.
 Bir kez olsun dinleme, anlama, izahat verme, açıklama , yardımcı olma, istişare yapma yerine: derhal savunmaya, karşı atak yapma pozisyonuna geçerler.
 Tabiri caizse burnundan kıl aldırmazlar.
Tüm bu davranışların altında eziklik psikolojisi, dar ufuktan bakma, görevini  yapamama, ihmal, özgüven eksikliği ve medeni cesaretsizlik yatar.
 Diğer yandan düşünce, fikir, söyleme, anlatma, uyarma, yerinde eleştirme gibi insanlığın temel değerleri bastırılır sa dedikodu, kaos, güvensizlik, psikolojik bozukluklar; topluma hakim olur. Böyle bir ortamda insanca yaşamaktan bahsedemezsiniz!
İlerleme yerine ilkel, geri kalmış, medeni olamamış, güce dayanan, güdülen bir toplum olmaktan ileri gidemeyiz.
 Genç fikirlere, özverili, medeni cesaretli, bilgili, donanımlı fikir özgürlüğünden yana nesillerin yetişmesine acilen ihtiyaç var; çözümü de  bunlar getirecektir.