BİZ ARKADAŞIZ ZIRVASI! İlkokul yıllarımızda öğretmenlerimiz u şeklinde mıknatıslar getirirler; aynı kutuplar birbirini iter, zıt kutuplar bir birini çekerdi; bu bilgiler bize ilerde lazım olacaktı. Allahu Teala, eşyayı yaratırken genlerine, moleküllerine anlamlı, farklı farklı kodlar yüklemiştir. ” Zıt kutuplar birbirini çeker” dediğimizde, bu ilahi kodlamayı dikkate almak durumundayız. Müslüman Türk toplumunu oluşturan başta gençlik […]
BİZ ARKADAŞIZ ZIRVASI!
İlkokul yıllarımızda öğretmenlerimiz u şeklinde mıknatıslar getirirler; aynı kutuplar birbirini iter, zıt kutuplar bir birini çekerdi; bu bilgiler bize ilerde lazım olacaktı.
Allahu Teala, eşyayı yaratırken genlerine, moleküllerine anlamlı, farklı farklı kodlar yüklemiştir.
” Zıt kutuplar birbirini çeker” dediğimizde, bu ilahi kodlamayı dikkate almak durumundayız.
Müslüman Türk toplumunu oluşturan başta gençlik olmak üzere, aile yapımız farklı boyutlara evrildi.
Gündüz kuşaklarında, hem çürümüş kimi aile yapısını ortaya çıkaran, hem de bu bozulmaya yardım eden programlar reyting rekorları kırıyorlar. Hemen her televizyon böyle programlarla, başta kadınlar ve emekli erkekler olmak üzere insanları ekranlarına kilitliyorlar.
Enses ilişkiler, aile içi garabetler, iğrenç ilişkiler, dramatik, vahim olaylar kamuoyu önünde ifşa ediliyor.
İfşa ederken de program sunucuları ve kimi konuklar mesajlarını veriyorlar, algılarını oluşturuyor, ailenin daha da parçalanmasına yardımcı oluyorlar.
insanlığımızdan utanacak gerçeklerle karşılaşıyoruz. Program yetkilileri sürekli kadını kışkırtıcı telkinlerde bulunuyorlar. Çocukları olmasına rağmen boşanmayı öncülleyerek hızlandırmaya yardımcı oluyorlar.
Zavallı kılıklı erkekler, süslü -püslü, alımlı eşleri tarafından sayısızca aldatılıyor ve tüm bunlara rağmen zırlayarak, salya sümük ağlayarak, diz çöküp orta malı olan eşinin evine dönmesi için yalvarıp, program yetkililerinden yardım istiyorlar. Affediyorum, hata yaptın, kandırdılar, dön evine!
Hazır izleyiciyi bulup ballı paralar kazanmakla beraber, zehirli görüşlerini, kışkırtmalarını, aileyi parçalama aşılamalarını başarıyla icra etmektedirler.
Ayaklarınızın üzerinde durun, bağımsız olun, bedeninizi tasarruf hakkı sizindir, haklarınızı alın gibi sözlerle kadınları kışkırtıyorlar, eşinden soğutup uzaklaştırıyorlar.
Aile yapımız temelden çatırdadı, bu gidişle yıkım vahim olacaktır, endişemiz çok büyük!
Yine, toplumu bu konuda ikna etmeye, alıştırmaya, kabul ettirmeye, algı oluşturmaya yönelik diğer iğrenç bir konu da,” kız- erkek arkadaşlığı”…
Ne olacak, güzelce arkadaşlar; beraber gezerler, eğlenirler, hatta aynı evi paylaşırlar, namus kavramı başka yerde değil, beyindedir…
Ekranlarda yavaş yavaş, alıştıra alıştıra bu tür yaşamı kabul ettiriyorlar.
Dedik ya, yüce Mevla her bir yarattığına kodlar yüklemiş, hayatı sistematiğe bağlamış, kurallarını koymuştur.
Buradan hareketle, 17-20 li yaşlarda kız-erkek birlikteliğini saf, samimi arkadaşlık olarak nitelemek aptallıktır, adiliktir, şeref ve haysiyet yoksunluğudur.
Gerek yaşları, gerek biyolojik evreleri, gerek müsait ortamları; gerekse bakma, konuşma, temas etme, dokunma gibi hareketler sonucunda cinselliğin devreye girmeme ihtimali yüzde sıfıra yakındır.Çünkü, kodlarda var olan bir arzu , istek, azma, tahrik olma gerçeğini saklayanmazsınız.
Bu durum tüm canlılarda var olan, hayatın ve üremenin olmazsa olmazıdır.
Bunlar arkadaş derken; cinsel yaklaşımı da normal görüyorsanız; diyecek bir şeyimiz yok
Başta devlet, bu konuya el atmalı, serbestçe sergilenen igrencliklere ve programlara müdahale etmelidir.
Sivil kuruluşlar bu işe acilen parmak basmalıdır.
Birey olarak hepimiz aile yapımızı , özellikle çocuklarımızı bu iğrenç akıma kurban etmemek için aklımızı başımıza almalı, bu konu üzerine titremeli, evlatlarımıza sahip çıkmalıyız.
Kız-erkek arkadaşlığından, evlenme görüşmesi dışında bahsedilemez. Ateşle barut yan yana durmaz.
Aman ha aman! Çok dikkat edelim.Aile yapımızı kurtaralım.