Değerli kitapsever bilim ve ilim ehli dostlarım. Ülkemiz de inanılmaz bir borsa hareketliliği var. Altın ve Dolar almış başını gidiyor. Son yıllarda her döviz hareketinin ardından yaşanan ‘fiyat spekülasyonu’ yine hortlamaya başladı. Türkiye, üretim, ihracat odaklı büyüme modeline geçmeye çalışırken; piyasada “dolar bahane edilerek” yine fırsatçılık türedi. Gıda fırsatçıları selden, kardan bahanelerle, fiyat güncellemesi yaparken, […]
Değerli kitapsever bilim ve ilim ehli dostlarım. Ülkemiz de inanılmaz bir borsa hareketliliği var. Altın ve Dolar almış başını gidiyor. Son yıllarda her döviz hareketinin ardından yaşanan ‘fiyat spekülasyonu’ yine hortlamaya başladı. Türkiye, üretim, ihracat odaklı büyüme modeline geçmeye çalışırken; piyasada “dolar bahane edilerek” yine fırsatçılık türedi. Gıda fırsatçıları selden, kardan bahanelerle, fiyat güncellemesi yaparken, gıda stokçuları da bu kervanda yerini alıyor. Küresel bazda yükselişe geçen doların içeride de rekor kırması yılbaşı öncesi daha fazla kazanmak isteyen stokçularıda harekete geçirmiş gözüküyor. . Satın almaları toplu olarak yapan sektör firmaları akıllı telefon, tablet, televizyon, bilgisayar gibi ürün gruplarında stok yapıyor. Bu yüzden pek çok ürün piyasada bulunamıyor. Ürünleri sezon başında kur yükselişinden önce alan ancak döviz ve Euro’daki rekor artışlardan sonra stok yapmaya başlayan firmalar, yılbaşına kadar piyasaya mal vermeyerek, yine gariban vatandaşın cebini boşaltmayı hedefliyor. Euro kuru üzerinden fiyatlandırılan ilaçta da stokçuluk üst seviyede. İlaçta 1 Euro’nun 13 (on üç) TL ‘üzerine çıkması nedeniyle ithalatçı birçok firmanın depolarda ürünleri beklettiği belirtiliyor. İlaç satışı yapıp zarar etmek istemeyen firmalar ve depolar hastaları da mağdur ediyor. Otomotiv ve lastik sektörü, kur artışını fiyatlara hemen yansıttı. Dünya da yaşanan çip krizi nedeniyle zaten otomobil bulmak zorlaşmışken, bir de yaşanan kur dalgası, hem ilk hem de ikinci el fiyatlarını el yakar hale getirdi. Ülkemizde en çok satan otomobiller arasında olan Fiat Linea 1.4 benzinli Easy (yani en boş paket) bile 192 TL civarında alıcı buluyor.
Hükümet faizleri indirerek piyasayı tüketimle canlandırmak isterken gerçekler tersine gelişiyor. Merkez Bankası’nın art arda gelen toplam 300 baz puanlık faiz indirim kararları ile dövizde öngörülemez bir yükseliş sürüyor. Bu yükseliş hammaddede dışa bağımlı bütün sektörleri olduğu gibi 2020 yılından bu yana krizde olan inşaat sektörünü de olumsuz etkiledi. Merkez Bankası’nın 23 Eylül’deki 100 baz puanlık faiz indirim kararının açıklandığı gün tonu 6.930 TL olan demirin fiyatı bir ayda 8.550 TL olmuştu.. Çimento, enerji maliyetlerindeki artışın da etkisiyle % 10 zamlandı ve devamı bekleniyor. Seramikte bir ayda yüzde 25 artış olduğu söyleniyor, aynı şekilde mobilya grubunda da % 15 artış var. Sektör temsilcileri tüketici kredilerinin faizleri düşse bile hem arz sıkıntısı hem de artan inşaat maliyetleri sebebiyle konut fiyatlarında hızlı bir yükseliş bekliyor. Son bir ay içerisinde özellikle Toroslar ilçesi, Portakal ve Demirtaş mahallelerinde yaptığım tespitlerde, piyasada ki fırsatçı birçok elin daha geçen aylarda 550-600 Bin liraya satılan sıfır daireleri 950 ve 1 Trilyon civarından pazarlamaya çalıştığını gördüm. Bu kur oyunumu yoksa uyanık yüklenici ve emlakçıların oyunu mu bilinmez ama yüce devletimizin anormal rakamlar telaffuz edilen inşaat sektörüne yakından bir el atmasının vaktinin geldiği kanaatindeyim. Yoksa orta sınıf vatandaşlarımızın ev hayali çoktan sulara gömülmüş gözüküyor. Bu oyunları Sayın Cumhurbaşkanım eyvallah bozacaktır erenler canlar… Karaman’ın kalesini kuşatan düşmanlar geceyi beklemeye başlarlar. O gece Karamanoğlu Beyliği’nin askerleri başka seferdedir. Kaleyi savunacak yeterli asker yoktur. Düşünüp taşınan yaşlılar ve ileri gelenler bir kurutuluş yolu bulmaya çalışırlar. Bir çoban “Bakın der Karaman ”da ne kadar koyun, koç varsa toplayalım boynuzlarına fenerler takıp bayır aşağı sürelim. Düşman, çok kalabalık olduğumuzu sanır, belki kuşatmayı kaldırır” der. Çobanın dediği yapılır. Boynuzları ışıklı sürü aşağı inmeye başlayınca düşman askerleri büyük bir ordunun üzerine geldiğini sanarak kaçmaya başlarlar. Durum sonradan anlaşılınca da iş işten geçmiştir. “Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu” deyişinin bu olaydan rivayet edildiği söylenir. Bende söylemesi…