EMRERYALİST ŞIMARIKLIK

Bu makalemizin Konusuna tarih ve sömürgecilik üzerine genel bilgiler ile başlamak isterim sevgili okuyucularım.  Medeniyetin ilk yıllarında insanlar küçük şehir devletleri kurmuşlar ve sonra güçlenip büyük devletlere ve oradan da imparatorluklara evrilmişlerdir. İmparatorluklar durur mu erenlerim!, güçlendikçe kendilerinden daha güçsüz olarak devletlere el atmaya başladılar ve ortaya emperyalizm kavramı çıktı. Emperyalizm her zaman güçlünün kazandığı bir felsefe yaratmıştır. 1870’li yıllarda İngiltere’de başbakanlık yapan Benjamin Disraeli, emperyalizmi sömürge imparatorluğunu genişletme çabası olarak değerlendirmiştir. Bu yaklaşım, güçlü ve gelişmiş ülkelere sömürge gücünü bir hak olarak görür. Hatta gelişmiş ülkelerin diğer devlet ve ulusları sömürme hakkının korunması gerektiğini savunur. Geçmiş dönemlerin üzerinde güneş batmayan ülkesi olan Büyük Britanya;  İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler ve İngiltere’den oluşur ve Birleşik Krallık nüfusunun %85’i de İngiltere’de bulunmaktadır. Coğrafya ve tarih bilgileri ile daha fazla sizi sıkmayalım erenlerim. Bu ülkeler içinde ki en kötü geçmişe sahip ülke İngiltere’dir Britanya İmparatorluğu, sıklıkla tasvir edildiği gibi, barış ve istikrarın modeli “Pax Britannica” değildi. Afrika ve Asya kıtalarında ki birçok devletin ulusal zenginliklerine; savaş, iç kargaşa, kaos, vahşet, tecavüz, köleleştirme ile el koyarak imparatorluğunu sürdürmeye çalışan bir zalim devletti aslında….. Günümüzde sadece birkaç sömürge devleti kalmış olsa da hala tek dişi kalmış bir canavar aslında İngiltere…. Eee! Geçmişinin, karanlık vahşet devleti bazen eskileri anımsamak anlamında şimdilerde ilginç işler yapıyor… Birleşik Krallık hükümeti, kıyılarında siyasi sığınma arayan kişilere karşı yükümlülüklerinden kaçınarak,  Ruanda ile Manş Denizi’ni geçen sığınmacıları göndermek için bir anlaşma imzaladı. Yeni İltica Ortaklığı Düzenlemesi uyarınca, Birleşik Krallığa, 1 Ocak 2022’den bu yana düzensiz göçmen olarak gelen kişiler, sığınma taleplerinin onaylanması ve mülteci olarak tanınmaları halinde tek yönlü bir biletle Ruanda’ya gönderilecekler. İngiltere, sığınmacıların Ruanda’ya gönderilmesinin uluslararası yasal yükümlülüklerine uyduğunu savunuyor. Ayrıca, Ruanda; insan hakları sicili olan bir ülke olarak biliniyor. Ruanda, özellikle eleştirmenleri ve muhalifleri hedef alan yargısız infazlar, gözaltında şüpheli ölümler, yasadışı veya keyfi gözaltılar, işkence ve kötü niyetli kovuşturmalar konusunda bilinen bir geçmişe sahiptir. İngiltere başbakanı bir konuşmasında “Şefkatimiz sonsuz olabilir, ancak insanlara yardım etme kapasitemiz değil. İngiliz vergi mükellefinden buraya gelip yaşamak isteyebilecek herkesin masraflarını karşılamak için açık bir çek yazmasını isteyemeyiz. “dedi… Birleşik Krallık halkının Ukraynalılara kalbini ve evini açtığı bir zamanda, hükümet zalimce hareket etmeyi ve savaş ve zulümden kaçan diğerlerine karşı yükümlülüklerini ortadan kaldırmayı seçiyor. İngiltere’nin Sığınmacıları Ruanda’ya Gönderme Planı Zalimliğin Kendisidir..
Editörlere Notlar: yukarıda bahsetmeye çalıştığım, insan hakları ve vahşet alanında iki sabıkalı devletin, insanlık değerlerinden hala ne kadar uzakta olduğu aşikâr iken benim güzel ülkemin mütevazı ve dürüst bireyleri herkese yardım elini uzatmaya çalışıyor erenlerim. Toplum içinde spontane bir şekilde iyiliksever tutumlarına şahit olduğum, doğaçlama yaşam hikâyelerinde ki bu muhteşem karakterleri anlatmaktan çok gurur duyuyorum. Efendim! Yakın zamanda, bir marketin önünde balık tezgâhı olan esnaf bir kardeşim, durumunun pekiyi olmadığını bakışları ve davranışları ile anladığı öğrenci bir kardeşime, cebinde ki parasının hiçbir balık türünden yarım kilo bile almaya halde, son derece cömert bir davranışla tezgâhında ki balıklarından iki kilo karıştırarak ve üstelik temizleyerek kendisine vermiş ve sırtını sıvazlayarak ‘’benden yana helal oldun kardeşim’’ diyerek, öğrenci kardeşimizi yolcu etmiştir. Yaratılanı yaratandan ötürü seven sevgili arkadaşımız; Polatlar roka balıkçısı Halil Polat, Allah senden razı olsun.. Konusunu, Yunus Emre’nin hayat, ölüm, Tanrı ve insanlığın alın yazısı hakkındaki düşüncelerini ve nihayet ‘Dost vaslına’ erişmesini anlata besteci Ahmet Adnan Saygun tarafından bestelenen ilk Türkçe oratoryo olan “Yunus Emre Oratoryosunu” Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB), tarafından çok başarılı bir şekilde seslendiril. İzleyenleri büyüleyen, bu muhteşem eseri, basın davetlisi olarak izlememizde bizlere ve gelen tüm davetlilere birebir mükemmel bir konukseverlik gösteren görevli arkadaşım Sayın Vildan Korbek hanımefendi, size binlerce kez teşekkür ederiz.  Ayrıca yeri gelmişken mersin şehir Tiyatrosunun sergilediği oyunlarda, bizleri haberdar eden ve sanat ile buluşmamızı sağlayan, MBB’nin her zaman güler yüzü personeli Sayın Emel hanım, sizin de hakkınızı ödeyemeyiz. Müteşekkiriz efendim.  Değerlerimiz içinde çok genç ve başarılı bir arkadaşıma yer vermeden bitirmek olmaz erenlerim… Kimseler garip olmasın, Hasret oduna yanmasın, Hocam kimseler duymasın, Şöyle garip bencileyin.. “Garip” kelimesi Yunus Emre’nin çokça kullandığı sıfatlardandır. . Yunus, bir aşk insanı olarak aşkı hayatının merkezindeki mesele hâline getirmiştir. İşte günümüzde garipler ve kimsesizlere yardım etmeyi ‘insanlığa olan aşk’ felsefesine dönüştüren genç ve başarılı bir yöneticimiz mevcut erenlerim. O; yoksul ve yardıma muhtaç kişileri adeta ilahi aşkı arar gibi bulup onlara hayat şartlarının zorlaştığı bu günlerde gıda ve maddi yardımlar ile bir nefes oluyor sevgili okuyucularım: Toroslar Kızılay Şube hizmet Yöneticisi Sayın Muhammed Furkan Göktaş arkadaşımıza, devletimiz ve milletimiz adına sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. İçimizde ki cevherleri ilerleyen makalelerimiz de de yazmaya devam edeceğiz erenler ve canlar ama şimdilik hoş çakalın. Uzun bir makale oldu lütfen hakkınızı helal edin…