Sözün bittiği yerde dünya. Yok insanlığın bittiği yerde dünya. Küresel anlamda “Ey insanoğlu” diye seslenildiğinde kimsenin dönüp üzerine almadığı bir zaman dilimi. İşte Filistin’in seslenişi bu. Anne karnındakiler sesleniyor, kundaktaki bebekler çığlık atıyor, çocuklar çatlarcasına ağlıyor, annelerin gözyaşı kıpkırmızı akıyor, babalar çaresizlikten sesleri kısılmış; “Ey insanoğlu” diye sesleniyor ama kimse üzerine almıyor! Filistin! Batı Şeria’da […]
Sözün bittiği yerde dünya. Yok insanlığın bittiği yerde dünya. Küresel anlamda “Ey insanoğlu” diye seslenildiğinde kimsenin dönüp üzerine almadığı bir zaman dilimi. İşte Filistin’in seslenişi bu. Anne karnındakiler sesleniyor, kundaktaki bebekler çığlık atıyor, çocuklar çatlarcasına ağlıyor, annelerin gözyaşı kıpkırmızı akıyor, babalar çaresizlikten sesleri kısılmış; “Ey insanoğlu” diye sesleniyor ama kimse üzerine almıyor! Filistin!
Batı Şeria’da öğretilmiş çaresizlik egemen. İslam coğrafyasında da bu öğreti hâkim. Ama Gazze bunu kırmak için şanlı bir mücadele/savaş veriyor. Öğrenilmiş çaresizlik, bir kişinin istenmeyen bir durumla karşılaştığında, kendisinin ya da başkalarının davranışlarının sonucunun değiştirilemeyeceğine dair inancıdır.
Müslümanlar öğrenilmiş çaresizliği yaşarken; Yahudiler öğretilmiş vahşeti yaşamaktalar. Yahudilere öğretilmiş vahşetin öğretmeni; Firavun, Buhtünnasr, Romalı komutan Titus ve Hitlerdir.
“Beni İsrail’den bir çocuk çıkacak ve senin saltanatını yıkacak!” dediler. O çocuk Musa idi. Firavun, Hazret-i Mûsâ’yı bulup öldürebilmek maksadıyla rivayete göre 980.000 erkek çocuğu katletmişti. Böylece ilk olarak katliam yöntemini Yahudiler Firavundan öğrendiler.
Babil kralı Buhtünnasr, Kudüs şehrini defalarca yağmaladı. Tevrat ve Zebur’u yakıp ortadan kaldırdı. Buhtünnasr, Kudüs’ü yaktı, halkın büyük çoğunluğunu öldürdü. Kalanları da Bâbil’e sürdü. İkinci olarak yağmalama ve öldürmeyi Buhtünnasr’dan öğrendiler.
Titus komutasında Romalılar Kudüs’te bozguncu Yahudilere karşı bir katliam başlattılar. Yaktılar, yıktılar ve öldürdüler. Öyle ki 960 Zealot Yahudi, eşleri ve çocukları ile birlikte Masada kaleye sıkıştırıldılar ve teslim olmaya zorlandılar. Ancak Romalılar kaleye girdiklerinde tek bir canlı Yahudi bile bulamadılar; teslim olmaktansa birbirlerini öldürerek topluca intihar etmeyi tercih ettiler.İhanete, fesada ve bozgunculuğa kaynaklık eden Yahudiler; üçüncü olarak Titus’un katliam şekline tanık oldular.
Hitler’in Almanya’sı; daha önce hiçbir devlet, liderinin Hitler’in yetkisiyle, belli bir insan grubunun (kadın, çocuk ve bebek te dahil, olmak üzere) olabildiğince çabuk öldürülmesi gerektiğine karar verip ilan etmemişti ve hiçbir devlet böyle bir kararı, devlet güçlerinin bütün uygun araçlarıyla yürütmemişti. Öyleki Ülkenin bütün bürokratik kolları ölüm sürecinde etkili oldu. Mahalle kiliseleri ve içişleri bakanı, doğum kayıtlarını paylaşarak kimin Yahudi olduğunu paylaştı; Posta kurumu, sürgün ve vatandaşlık haklarının alınmasına dair kararları dağıttı; ekonomi bakanlığı Yahudilerin mallarına el koydu; Alman şirketleri Yahudi işçileri kovdu ve Yahudi hissedarların haklarını ellerinden aldı. İşte bu sonuncusu tam bir soykırımdı. Merhamet ve şefkatten tamamen yoksundu. Hitlerin ve Nazi Almanya’sını öğretmen kabul eden Siyonist Yahudiler; Hitler’in iyi bir öğrencisi olacaktı.
21. Yy. Filistin’in fotoğrafı modern Hitler ve Nazi Almanya’sının fotoğrafı. Yahudiler öğrendikleri ve kendilerine öğretilen ve yaşadıkları vahşeti; öğretilen vahşeti yaşatmaktadırlar.
Siyonist Yahudiler için Hitler iyi bir öğretmendi. İsrail için Nazi Almanyası…