AŞKIN VAKTİ SAHUR

Gece aşkın vaktidir. Gece muhabbetin vaktidir. Ehli halin vaktidir gece. Aşk ehli gece uyur mu? Buna imkân var mı? Hem aşk ehli olmak, hem de uyumak, ne kadar anlamsız. Uyumamak onunla konuşmaktır! Mecnunu çöllere düşüren Leyla; adını leyl’den alır.  Leyl demiş geceye yaratan ve onun adına kitabına leyl/gece adında bir sure koymuş. Leyl (gece) suresi. Öyleyse gece karanlık bir olay değildir. Bilenler için siyah nurdur. O nurun aydınlığında övülen yolcular vardır. Peygamberler, şehitler, Sıddıklar, mücahitler, aşıklar, alimler ve abidler; gecenin övülen yolcularıdır. Musa peygamberin Tur dağında misafir edilmesi “erbaine leyle” kırk gece olarak Kur’an’da yer alır. Hz. İsa’nın göklere yükseltilmesi gene bir gece vakti olmuştur. Hz. Muhammed Mustafa’nın (sav) kutsal gece yolculuğu ve göklere yükselişini anlatan “Geceleyin yürütmek” anlamına gelen “İsrâ” suresi ve bir gece göklere yükselmeyi ifade eden “Miraç” yolculuğu, gecenin kıymetini göstermektedir. Ve o geceyi şöyle anlatır âlemlerin rabbi olan Allah “Bir gece, kendisine bazı ayetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir.” Evet! Geceler ulvi yolculukların ve buluşmaların gerçekleştirildiği zaman dilimleri.

Sufidünyanın daha çok öne çıkardığı gecelerin, insanın arınması ve kıymeti hakkında; Mevlânâ’nın  “Geceyle oturduk, dertleştik bu gece / Gecenin saçları siyahtır. Tıpkı sevgilimin gözleri gibi / Gece yanar, ben yanar, sevgilimin hasretine / ‘Sabah olmasın be’ dedik, ‘şu muhabbetimiz bitmesin’/ Gecenin derdi, benim derdimden de betermiş / ‘Sabah olmasın’ dedik, ‘yazık, günah bize’ / Gecenin kalbinde ateş var, yanar sabaha dek / Kimse bilmez geceyi, Leylâ gibi aşkı yalnız kendisini yakar / Gece, tüm hararetiyle erir / Sabahlara dek / Dünyanın zamanı bitene kadar / Gece görevini yapacaktı  / O yüzden o erimiş bitmiş hâlinden telaşlanmadım / Güneş doğunca, gece bana selâm verip / İstirahate çekildi.”

İbrahim Hakkı gece aşkını şöyle ifade eder “Âşıklar uyumaz gece hem sen uyuma, kim gönlün gözüne görüne ey can gecelerde” Niyazi-i Mısri’de “Her geceyi kaim/ayakta ol, her gündüzü Saim/oruçlu ol” demiştir.

Gecenin yolcularından olmak için son nebinin (sav) bir çağrısı vardır. Aşkın vaktinde “Şüphesiz Allah Ramazan orucunu farz kıldı. Ben de Ramazan gecelerini ihya etmeyi sünnet kıldım. Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan’ı oruçla, gecelerini namazla ihya ederse, anasından doğduğu gün gibi günahlarından temizlenmiş olur.” İşte, aşkın sahibi öyle diyor. İhya kavramı diriltmek anlamınadır. Geceleri canlı tutmak. İsraf etmemektir. Boş geçirmemektir. Günahlara teslim etmemektir. İhya diriltmektir tersi/zıddı ise öldürmektir. Geceleri öldürmeyin hele ramazan gecelerini hiç öldürmeyin. Onu tefekkürle, düşünceyle, ibadetle, arınmayla canlı tutun. Ramazan gecelerini ayakta geçirmeyi ister; son resul. Ve sahuru bu konuda vesile edinmemizi ister. “Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır.” Bolluk bereket denilirken, bu yalnızca yemekte ve içmekte değildir. Hayatın her alanına yansıyan bir bereket. Ömürde bereket. Sağlıkta bereket. İmanda bereket. İbadette bereket. Kalbin ve bedenin arınmasında bereket. Düşünce ve tefekkürde bereket. Tebliğ ve davette bereket. Mücadelede bereket. Sabır da bereket. Ramazanın, ramazan gecelerinin ve sahurun bereketi. Kalpte mutmainlik, fikirde keskinlik ve davranışta isabetlilik.

Ramazan zevk hali sunar insana. Ruhu bedenin tutsaklığından kurtarır. Midenin sınır tanımaz saldırılarına karşı kalkan görevi yapar. Cinsel saldırıların tamamını boşa çıkarır. Özgür kılar ruhu ve bir zevk hali sunar Müslümana. Bunun tarifi mümkün değildir. Rabbiyle birlikte kılar mümini. Peygamberiyle muhabbetli yapar Müslümanı. Meleklerle konuşturur arzu edeni. Bir esenlik ve barış sunar evrene. İnsanların putlaştırdığı ve uğruna kan döktüğü şeyleri; çamurdan oyuncaklara dönüştürür.

Ehli gönül ve de ehli hal “Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.”