BARİ SİZ YAPMAYIN USTAM

1 Mayıs: emekçilerin bayramı, işçilerin bayramı, Çalışanların bayramı. Hepimizin işçi ve dayanışma bayramı kutlu olsun. Bu vesile ile her birimiz hepimizin alın terine saygı duymalı, nasırlaşmış ellerinden tutmalı. Ve  Mevlana’ca Yunusca kucaklaşmalıyız.

Heyhat ki heyhat!  İnsanın yazıklar olsun diyesi geliyor. Kime mi? Tabi ki sözüm hak edene. Emekten çalanlara, malzemeden çalanlara, sömürenlere, müşteriye tepeden bakanlara, aldatanlara….

Müslüman bir ülkedeyiz. Çoğumuz beş vakit kılmasa da cuma ve bayram namazlarına iştirak etmişizdir. Çok hutbeler çok vaazlar dinlemişizdir. Hatta bazen içimizden bir ses “kes hoca kes, yeter uzattığın. Biz bunları çok dinledik. Hem artık sizden daha yakın olan Google  hazretleri var. Ona bile sorup öğrenebiliyoruz” dediği olmuştur.

İyi de be ustam! İnsanda biraz ar biraz haya olmalı değil mi? İçinizde biraz vicdan biraz  kul hakkı biraz da Allah korkusu olmalı değil mi? Nedir bu milletin ızdırabı? Nedir bu şikayetler? Herkeste bir vaveylan! Nedenini ben sana söyleyeyim mi ustam.

İşin aslı kapıda başlıyor. Nezaket yok, kural yok. Müşteri mağdur olduğu için ya tepeden bakıyorsunuz ya da gelip geçici müşteri ayaklarından ne koparsam caizdir mantığıyla hareket ediyorsunuz. İşinizi sağlam yapmıyor, yapamıyorsunuz. Yanınızdaki çırakları ezim ezim ezikliyorsunuz. Parçadan maldan çalıyorsunuz. İşinizi titizlikle yapmıyorsunuz. Bir kaç günde bitecek işi haftalarca uzatıyorsunuz. Yanlış teşhis koyduklarınızda oluyor. İşe direk arzalı kısımdan değil farklı yerleri bahane ederek başlıyorsunuz. Böylece işin ehli olduğunuzu işin hakkını verdiğinizi düşünüyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz.

Siz usta olarak müşteriyi aldatabilirsiniz. Siz usta olarak haksız kazanç elde etmiş olabilirsiniz. Ama unuttuğunuz bir şey var: bu toprağın altı.

Ey boyacılar ne kadar boyarsanız boyayın. Dış güzelliğiniz bir yere kadardır.  İçinizdeki hainlik,hilelik  devam ediyor. Ey döşemeciler nasıl döşerseniz döşeyin. İğneden ipliğe bir gün sizde hesap vereceksiniz. Dikkat edin zebanilere. Onlarda size döşemesinler.

Ey dükkanlarına işyerlerine ayetler asanlar! Karınca misali müşterilerim gelsin diyenler!  Kazanmak sizin hakkınız. Kâr yapmak sizin hakkınız. Ancak iki üç katına satmak da neyin nesi ? Her satılan yedek parçayı orijinal ayarında deyip af buyurun “kakalamak”  da neyin nesi oluyor?

Belkide şöyle diyeceksin. Hocam,  ben namazında niyazında biriyim. Benkarzı-hasende  yapıyorum.Sadaka ve  zekatımıda veriyorum.İyi güzelde ustam diğer yandan kul hakkına giriyorsun. Kul hakkı ise seni Mevla’nın huzurundan azad  eylerse halin nice olur. Hiç düşündün mü?

Oysa ahilik kültürünü en iyi bilen sizlersiniz. Kapınıza edep ya hu asarak edepsizlik yapan da sizsiniz. Müşterileri üç kuruş karınız için yemin billahla,Allah ile aldatanda sizsiniz. Halbuki Allahu Teala işini güzel yapanları sever ve onların ecirlerini asla zayi eylemez.(18/30).Peygamber aleyhis selamınhoşnut olduğu insan tipi de işini güzel yapandır.

Kısaca ben kendimi, vatandaş kendini sorgulasın. En önemlisi ustam sizde kendinizi sorgulayıverin. İşimizi Müslümanca yapıyor muyuz? Her işin bir ahlakı var iken biz bu ahlakın neresinde duruyoruz?Neden böyleyiz? Nerede hata yapıyoruz?