Kararsızlık ya da cesaretsizlik karar almada, adım atmada, yaptırım yapmada ya da kural-kanun koymada bir engel teşkil ediyorsa bu durumdan etkin bir şekilde çıkmak lazımdır. Kırılanı, döküleni, üzüleni, darılanı, dikkate almadan, hatta düşman safında kümeleşmelerin olacağını göz ardı ederek doğru, haklı, faydalı bulduğunuz yolda kararlı adımlar atabilmelisiniz. “Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal” deyiminin izah […]
Kararsızlık ya da cesaretsizlik karar almada, adım atmada, yaptırım yapmada ya da kural-kanun koymada bir engel teşkil ediyorsa bu durumdan etkin bir şekilde çıkmak lazımdır.
Kırılanı, döküleni, üzüleni, darılanı, dikkate almadan, hatta düşman safında kümeleşmelerin olacağını göz ardı ederek doğru, haklı, faydalı bulduğunuz yolda kararlı adımlar atabilmelisiniz.
“Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal” deyiminin izah ettiği manadaki engeli ortadan kaldırmak gerekir. Bıyığı keserseniz yukarıya, sakalı keserseniz aşağıya rahatlıkla tükürebilirsiniz. Yeter ki davanız, amacınız, hedefiniz doğru olsun, maksat ve maslahatınız İsabetli olsun.
Karmaşık bir denklem içerisinde bocalarsanız, bileşenleri ayrı ayrı dikkate alıp değer vermeye kalkarsanız, her biri ayrı bir çarpan etkisi yapar ve çözümü imkansız hale getirir.
Mümkün oldukça bileşenler azaltılmalı, katsayıları düşürülmeli, çarpanları zayıflatılmalıdır. Böylece kontrol edilebilir, çözülebilir, yalın bir problemle karşı karşıya kalırsınız ve sıkıntısız bir idareye sahip olursunuz.
Bu konuda ilk akla gelenler yöneticilerdir. Ne şiş yansın ne kebap demek zorunda kalanların, sağlıklı bir idare yürütmeleri imkansızdır.
Hele bir de diyet borçları varsa, yürütülemeyecek sıkıntılı bir süreç olacaktır.
Bir de geçmişte yapılan hizmetler, gayretler, yardımlar göz önünde bulundurularak ya da vefa gösterilerek çekimser, çaresiz bir tablo çizmek vahim bir durumdur.
Ayağınıza vurulan prangalardan, vücudunuza batan pıtıraklardan kurtulmak zorundasınız. Etrafınızda fırsat kollayanlara, beklenti içerisinde olanlara, menfeatçılara fırsat vermemelisiniz. Aksi taktirde başarısız ve kuşatılmış bir hayata mahkum olursunuz!
Bu uzun girizgahtan sonra konumuza gelelim.
Cumhurbaşkanı yalan söylemiyordur. Hem gıdada, hem otomobilde stokçuların olduğunu sürekli söylüyor.
Ne yapacaksınız? Etik ve ahlaki olmayan bu durum kanuni, yasal bir zemin buluyorsa bile, ülke ve insanlığın maslahatı ve menfeati için derhal müdahale etmelisiniz. Sadece söylemde ve stayişte kalmak hem güven vermiyor hem de yakışık almıyor!
Madem gıdada stokçuluk var, arada simsarlar, fırsatçılar var; o halde yönetim olarak derhal müdahale edeceksiniz. Gücünüzü hissettireceksiniz. Gerek ülke içerisinden, gerekse ülke dışından serbest piyasaya müdahale etmek eleştiri ve tepkisinden çekinmeyeceksiniz.
Fiili ve defakto bir durumla karşı karşıyasınız. Hiç düşünmeden, fincancı katırlarının tepinmesine aldırış etmeden, tehditlere boyun bükmeden etkin önlemler alınmalıdır.
Şartlar normale döndüğü zaman piyasanın normal işleyiş ve kurallarına dönülür.
Özellikle gıda stokçularına taviz verilmemeli, caydırıcı yaptırımlar yapılmalıdır. Gerekirse bundan sonra bu işleri yapmaları yasaklanmalı, cezalar uygulanmalıdır.
Vatan için silahlı terör saldırısı olduğu gibi, gıda yönünden stokçuluk da aynı seviyededir. Vatana ve insanlara ihanettir, hainliktir.
Sıfır araba stokçuluğu da önemli olmakla beraber, gıda ile aynı önemde ve aciliyette olmayıp ertelenmesi, eldeki ile yetinilmesi mümkündür.
Bu arada yeterli olan gıda, giyim- kuşam dışında fazladan ürün alıp stok yapmak da tüketici açısından bir sorumsuzluk, bilinçsizlik ve ihanete, bir şekilde destek anlamına gelir.
Lüks, gösteriş ve zevk uğruna sıfır arabalara hücum etmek de aynı derecede , ihanete sebebiyet vermek ve ortak olmaktır.
Cumhurbaşkanımıza çağrımız; gözünü budaktan sakınmadan, hatır- gönülü dikkate almadan, kararlı durup bu işi çözmesidir.
Söz konusu vatan ve insanımız ise gerisi teferruat tır.