İNSANIMIZIN, DEVLETİMİZİN BAŞ BELASI, İSRAF

Ak akçe kara gün içindir, ayağını yorganına göre uzat, saçıp savurma cimri de olma.Kazancına göre harcaman olsun, kazancının bir kısmını zor günler için bir kenara koy. Bu tabirlerin hepsi insan ve devlet olarak savurgan olmama, kazancımıza göre harcamalarımızı düzenleme, saçıp savurmama ama dengeli harcama, bizi bekleyen daha masraflı ve zor günler için kazancımızın bir kısmını […]

Yayınlama: 04.02.2024
A+
A-

Ak akçe kara gün içindir, ayağını yorganına göre uzat, saçıp savurma cimri de olma.Kazancına göre harcaman olsun, kazancının bir kısmını zor günler için bir kenara koy.

Bu tabirlerin hepsi insan ve devlet olarak savurgan olmama, kazancımıza göre harcamalarımızı düzenleme, saçıp savurmama ama dengeli harcama, bizi bekleyen daha masraflı ve zor günler için kazancımızın bir kısmını tasarruf edip vakti geldiğinde sıkıntıya girmeden ihtiyacımızı karşılamak için hazırlıklı olma amaçlı söz ve deyimlerdir.

Bu deyimler uzun bir hayatın sonunda tecrübe edilmiş olaylar sonunda ortaya çıkmışlardır da. Bir insan çaresiz bir bebek olarak dünyaya gelir. Anne ve babası onu besleyip büyütmeye başlar, okul çağına geldiğinde masrafları artar. Belki de anne babasından daha fazla masrafla okul hayatı devam eder. Üniversite yılları daha masraflı olup aile bütçesinin büyük kısmı onun için ayrılır. Yani aile bütçesinin en büyük harcama ortağı olur. Hele okuyan birkaç kardeş ise bütçenin ortağı daha da çoğalmış olur.

İster toplumun bir ferdi ister devlet işlerinde görevli bir idareci ister özel sektörde işletme sahibi bir insan olalım kazançlarımız, malımız, mülkümüz ve idaresinden sorumlu olduğumuz kurumlar aslında bize emanet olan şeylerdir. Bu emanetleri rastgele ve nefsimizin istediği, kafamızın estiği şekilde kullanma hakkına sahip değiliz.

Bizim dinimiz, örfümüz ve milli kültürümüz dünya malının bize emanet olduğunu onu en tasarruflu, israf etmeden ve yerli yerinde dengeli kullanma ve harcamamızı emreder, tavsiye eder.

Ne yazık ki son yıllarda belki 10,belki 20, belki 30 yıldan bu yana insanımızın ve devletimizin harcamalarında büyük bir israf ve savurganlık dönemi başladı. Kapitalist hayat anlayışının getirdiği çok harcama, başkalarına karşı harcaması, giymesi ve yemesi ile görünür olma, eskimeden atıp yeni modellerle değiştirme alışkanlığı aynı zamanda hesabı sorulmaz, kazandım harcıyorum kime ne yaklaşımına dayanan hayat anlayışımız bizleri savurgan, müsrif, sorumsuz, israfçı bir toplum haline getirdi ne yazık ki.

Geçmiş yıllarda askerlik yapan dostum anlatmıştı. Askerlik yaptığım bölükte onlarca karavana yemek yapılır yarısından fazlası yenmediği için çöpe atılır ama bu niye böyle oluyor diye kimse de bir şey sormaz diye.

Sahi gerek devlet kurumlarımızda gerek özel işletmelerimizde gerekse şahsi hayatta ne kadar servetimiz boşa gidiyor. Bunu önlemenin devlet olarak özel sektör olarak toplumun ferdi bir birey olarak neler yapılmalı, ne gibi caydırıcı, sonuç alıcı tedbirler alınır diye bir çalışmamız var mı, var da vatandaş olarak haberimiz yoksa belki bizim eksiğimizdir.

Mutlaka ama mutlaka devlet idarecilerimiz sivil toplumu ve vatandaşı da dahil ederek gıdadan giyime, teknik malzemelerden tarıma her alanda tasarruf etme, israfı önleme ve Allah’ın emaneti olup kullanımı bize ait olan mülkiyetimizdeki malların düzenli ve disiplinli kullanımı için projeler üretip uygulamaya koymalıyız.

Eğer bunu yapabilir isek ömrümüz bereketli, işlerimiz bereketli, geleceğimiz bereketli, kulluğumuz bereketli olur.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.