İSLAMI BİLMEYEN TOPLUMUN DİNÎ ARGÜMANA SIĞINMASI

Müslümanım diyen bu kadar millet, dininin özünü, ne dediğini, anlatmak ve  vermek istediği mesajı anlamaktan çok uzaklar.  Kur’an’ın okunup anlaşılması yerine kulaktan duyma, sloganik, şekilci, ritüele dayanan; ne acı ki bu kadarını ve gelenek görenekleri  doğru din zanneden  iki milyara yakın etiket müslümanından bahsetmek mümkün.  Böyle olunca, müslümanlar kendi aralarında bölünmüş, parça parça olmuş, başta […]

Yayınlama: 17.10.2023
A+
A-

Müslümanım diyen bu kadar millet, dininin özünü, ne dediğini, anlatmak ve  vermek istediği mesajı anlamaktan çok uzaklar.

 Kur’an’ın okunup anlaşılması yerine kulaktan duyma, sloganik, şekilci, ritüele dayanan; ne acı ki bu kadarını ve gelenek görenekleri  doğru din zanneden  iki milyara yakın etiket müslümanından bahsetmek mümkün.

 Böyle olunca, müslümanlar kendi aralarında bölünmüş, parça parça olmuş, başta mezhepsel olmak üzere birbirleriyle  düşman olmuş, savaşır olmuşlardır.

 Öncelikle dinine bu kadar uzak duran bir toplumun Allah’ın yardımını  beklemesi boşunadır.

Çünkü en iyi bilinen ve yapılan; beddua  etmek, kulun yapması gereken işleri de Allah’tan beklemek , işlerini Allah’a havale etmektir.

Oysa yaratıcı bu gayreti, bu çabayı, bu çırpınışı, bu mücadeleyi kuldan beklemektedir.

Kulun sıkıştığı, bittim ya Rabbi, benden bu kadar, elimden daha fazlası gelmiyor dediği anda,  Allah’ın yardımı yetişiyor.

 Bu yardımlara, ayetlerde örnekler vardır. Bedir’de, Huneyin’de, Taif’te ve çok yerde Allah’ın yardımı gelmiştir. Yine değişik ayetlerde bu yardımın gökten, müslümanların görmediği, düşmanın gördüğü melek orduları ile olduğu açıklanmıştır.

Bilmemiz gereken; bu dünyanın bir imtihan dünyası olduğu ve asıl yurdun ahirette olduğudur.

 Her türlü sıkıntı, afet, musibetlerle, kötülüklerle sınanıyoruz, deneniyoruz.

 Kur’an’ın emir, yasak ve tavsiyelerine uyarsak şerefli bir hayat yaşarız tüm bu sıkıntılara rağmen. Zaman zaman sıkıntılar olsa da totalde başarı, şeref ve onurlu bir hayat sürdürülecek.

Ali İmran suresi 140. ayet durumu net bir şeklide özetliyor:

“Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de Bedir’de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.”

 Müslüman, barışı da savaşı da kuralına, usulüne göre, Kuran’da belirtildiği şekilde yapar.

 Kullarına karşı yapılan zulme, acımasız katliama, insanlık dışı muameleye, ihanete karşı Mevla’nın cezalandırması şiddetli oluyor.

 Peygamberimiz zamanında, ihanet ve kalleşlikle  şehit edilen  seçkin yetmiş  hafız ve Kur’an aliminin Bi’ri Maine olayı ile  katliamı efendimizi derinden üzmüştü.

 Yaklaşık otuz kırk gün, sabah namazından sonra bu caniler için  beddua etmişti.

 Normal zamanlarda beddua etmezdi; ama bu olayda savaş  olmadan, hile ve ihanet vardı.

 Hele hele Kuran bülbülleri alimlerin işkence ile şehit edilmesi affedilir gibi değildi.

 Dinini bilmeden, Kitabını anlamadan bir dine sahiplenme hakkınız ve başarılı olmanız söz konusu olamaz.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.