‘Karanlıktaki Çığlık’ kitabı yazar Hatice Güzel hanfendi kaleminden çıkmış bir kitap. Hatice hanımla Kayseri de 7.kitap fuarında tanıştık. Aslen o da benim gibi Kahramanmaraşlı. Hatice hanım iki çocuk annesi. Anadolu üniversitesi edebiyat fakültesinden mezun. Hâli hazırda İstanbul üniversitesinde uzaktan öğretimle çocuk gelişimi bölümü okumaktadır.
Şunu hemen ifade etmeliyim ki ‘KaranlıktakiÇığlık kitabını bir çırpıda okudum. Normalinde elime aldığım kitaplar beni sıkardı. Kimi zaman uyuklardım. Ama bu sefer öyle olmadı. Bir nefeste bitiriverdim. Kitap sahiden kendine çekiyor. Hikâyeler ve kurgu sürükleyici. Özellikle olaylar yerler ve şahıslar üzerinde yaptığı betimlemeler taktire şayan.
Kültürümüz ve edebiyatımız adına bu güzel çalışmaları yapan hemşehrim Hatice Güzel hanfendiyi kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.
Gelelim kitabın içeriğine ve tahliline.’Karanlıktaki Çığlık’ yazarın üçüncü kitabı. Bu kitapta üç konu başlığı dikkat çekmektedir.
Kitabın adından da anlaşılacağı üzere 1. konu Karanlıktaki Çığlık başlıklı hikaye.Yazar kendi zihin dünyasında bir aile dramına dikkat çekiyor. Şöyleki: Celil ve Cemile isminde karı kocadan kurulu bir yuva var. Yörük ailesi diyebiliriz. Çünkü hikayede göçebe kültürü hakim. Anne Cemile fedakar biri. Baba Celil ise vurdumduymaz ayyaşın teki. Cemile ilki engelli olan kızına olabildiğince kol kanat gerer. Hastanehastane, doktor doktorgezdirir, tıbben bir çözüm bulunması için. Ama nafile. Mutlu edecek bir sonuç çıkmaz. Artık çaresiz her şeyi kabullenecek engelli kızını hiç bir şeyi yokmuş gibi bağrına basacak, sevgisini bir kat daha artıracaktı.
İkinci çocuk planı için erken mi geç mi diye düşünürken kararsız kalırlar. Çünkü ilk çocuğun engellilik hali onları düşündürmektedir. Derken ikinci çocukta dünyaya gelir. Cemile kendi başına bu iki çocuğu büyütür. Baba mı? O içki ve kumar müptelası olmuştur. Ailesi umurunda değil. öğle günler olur ki Cemile çocuklarını doyurmak için el emeği göz nuruyla işlediği cemekende sakladığı oyalarını, yazmalarını satmak mecburiyetinde kalır.
Gün gelir Cemile hastalanır aniden ölüverir. Kocası Celil tüm olup bitenlere şahit olmakta. Annenin ölümü Celil de büyük bir şok etkisi yapar. Uyandırmak ister fakat uyuyan sevgilinin ruhu ebediyette göçmüştür. Celil pişmanlık duyar. Yerinden kalkar abdest alır iki rekat namaz kılar. Tövbe eder, eskinin alışkanlıklarına dönmemek için.
İste ‘Karanlıktaki Çığlık’ bir bakıma anne Cemile’nin kimsesizlikten kadir kıymet bilmez eşi yüzünden attığı çığlıkların hikayesidir.
****
Hatice hanımın seçtiği diğer bir konu ise ‘Deryada Yüzen Sevda’ başlıklı hikayesi. Ben bu hikayeyi okuduktan sonra gözümün önüne yeşil çam filimleri geldi. Hatta bir ara Esra Erol’un programları geldi. Hani orada sürekli ayrılıklar, boşanmalar söz konusu ya.
Hikaye şöyle: Gülce ismini verdiği genç ve güzel bir kadın yolda giderken arkan gelen bir araba yolda birikmiş çamurlu suyu üzerine sıçratır. Şoför arabasıyla döner gelir. Kızdan özür diler.Ayrılırken de bir adresle kartvizit verir eline. Bu tıpkı alışılagelen tanışma sahneleri gibidir.
Aradan zaman geçer. Gülce, eşinden mutsuzdur üstüne üstlük şiddet görmektedir. Gün gelir konuyuarkadaşlarına anlatır. Onlarda kahrını çekmektense boşanma yönünde telkinlerde bulunurlar. Gülce dedikleri gibi yapar. Alır başını kartvizit veren beyefendinin yanına gider. Tanıştıkları bu beyefendi bir fabrikatördür. Hemen sekreterleri bir oda tahsis ederler. Çay kahve faslından sonra günlerden bir gün İstanbul’a gezmeyegiderler. Bu gezmelerde Gülce hamile kalır. Eski eşten mi yeni eşten mi bilemez. Kafası karışıktır. test yaptırır. Bu hamilelik olayını ilk zamanlar gizlese de günü geldiğinde açıklayacaktır. Önce eski eşinden boşanır. Sonra ikinci eşiyle nikah kıyarlar. Hayata umutla bakmak için çocuklarına da Umut adını verirler.
*****
Kitapta yer alan üçüncü hikaye ‘İki Kurnaz Tilki’ başlığıyla ele alınmış. Olay Kapadokya bölgesinde Avanos ilçesinde geçmektedir.
Çanak çömlek işiyle uğraşan ve hacca gitmek üzere parasını biriktiren bir hacı adayının/Aşır Usta/ tanıdık fakat hayırsız arkadaşları tarafından mağduredilmesi işlenilmekte. Önce borç niyetiyle istemeleri sonra da içkide kumarda harcayarak ödeyemeyecek duruma gelmeleri anlatılıyor. Aşır amca üzüntüden kalp krizi geçirip aylarca hastanede yatmasını olaydan haberdar edilen çocukların ta yurt dışından babalarını görmek için gelmeleri konu edinilmiş.
Hikayenin sonunda bu iki kötü insanın/Coşkun ve Gazinin/ cesetleri Kızılırmak da asmalı köprünün ayaklarında bulunmuş. kötülük edenin, haksızlık edenin mazlumun ahını alanların bu dünyada er yada geç ahının çıkacağını kimsenin yanın kâr kalmayacağını anlatarak hikaye tamamlanıyor.