KARDEŞLİK HUKUKU

Sözümüzün başlangıcı bismillah sonrası elhamdulillah olsun.Yaratana yaşatana hamd olsun.Yaratan Allah, yaratılan ise âlemdir. İnsan âlemler içinde bir âlemdir.Hesap verecek olan, akılla donatılan, cüzi iradeye sahip olan, âlemin efendisi, öznesi, halifesi.

Bir ayeti celile ile başlayalım inşallah. Hucurat suresi 10.ayeti kerimesinde Rabbimiz “İnnemel  mü’minune ihvetün”/Muhakkak ki müminler kardeştir” buyuruyor.”Fe eslihu beyne ehaveyküm”

Bu kardeşler kendi aralarındaki sorunları uzlaşı ile çözerler, ıslah eder düzeltirler. “Vettegullaha le alleküm türhamun” / Ve takva sahipleri Allah’tan sakınırlar. Umulur ki kurtuluşa ererler”.

Kardeşlik iki türlüdür. Birincisi aynı anne babadan dünyaya gelme ki biz buna soy bağı kan bağı diyoruz.İkinci ise din bağı yani imanlı gönüllerin bir araya gelmesi ülfet ve muhabbet bağı kurulmasıdır. İşte dünya müslümanlarını bir arada tutan, kardeş yapan rengi, ırkı, coğrafyası ne olursa olsun bu din bağıdır.

Kardeş olmak sorumlulukları da beraberinde getirir. Derdiyle dertlenmek gamıyla gamlanmak gerek.Eğer bir sevinci varsa buna ortak olmak sevdiğini-sevindiğini söylemek gerek.

Kuran’dan sonra ki referans kaynağımız olan hadisi şeriflere baktığımızda kardeşlik hukukunun nasıl olması gerektiğini görürüz. Bu evrensel mesaj hatemül enbiya/ son peygamber Hz.Muhammed’in (s.a.v)insanlığa bir vasiyetidir.Geliniz bu sese hep birlikte kulak verelim.

“El müslimu ehul müslim”.Yani, Müslüman müslümanın kardeşidir”. Ne demiştik biraz önce ;Allah  indinde iman eden bütün müslümanlar kardeştir. O halde “La yazlimühu ve la yüslimuh/ Müslüman, kardeşine zulüm etmez,Onu düşman elinede bırakmaz. Genel olarak haksızlık ve kötülükleri zulüm kapsamında değerlendirebiliriz.

Mesela;imkanı var iken borçlarını ödememek, lakap takmak,alay etmek, güneşini engellemek,rüzgarını engellemek, evini yüksek yaparak manzarasını kapamak,şerrinden emin olunmamak gibi.

Halbuki mü’min güven veren kimsedir.

“Men kâne fi hâceti ehıhi” Kim müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse, ne olur? “Kânellahu fi hâcetih” Allah’ta O’nun ihtiyacını giderir.Mesela soğan verdin, sarmısak verdin, tuz-biber verdin ekmek isteyene ekmek, erzak isteyene erzak verdin. Yahut yol gösterdin, elinden tuttun, bilet parasını verdin, kaldırımdaki taşı kaldırdın, hepsi birer ihtiyaç.İşte bu ihtiyaçları kim giderirse, Allah  ta bu kulunun dünyalık ve ahiretlik ihtiyaçlarını giderecek. Ne güzel müjde ne büyük mükafat Allah’ın vekil olması!

“Ve men ferrace an müslimin kurbetun ferrecallahu anhü biha kurbeten min kurabi yevmel gıyameti”/Kim müslüman kardeşini bir sıkıntıdan kurtarırsa Allah da o kişinin kıyamet sıkıntılarından kurtarır.

Kardeşlerim! Bu gün toplumumuzda o kadar ihtiyaç sahibi kimseler var ki bunlara ulaşmak lazım.

Adam, evlatlarını okutuyor ama yetiştiremiyor. Yetim bir deli kanlı evlenmek istiyor düğün  masrafları nedeniyle evlenemiyor. Hülasa garip gurabanın ayrı bir derdi fakir fukaranın ayrı bir derdi var.

Müslüman paylaşımcıdır sıkıntı içinde olan kardeşine yardım eli uzatır. Bu yerli olabilir mülteci  olabilir. Bosnalı, Filistinli, Sıuriyeli, Arakanlı, Pakistanlı, Afganlı, Azerbeycanlı olabilir.Önemli olan mazlum ve ihtiyaç sahiplerine el uzatabilmektir.

Demem odur ki ! Veren el üstündür daima alan elden/Bu düsturu bilmeyen malı tez gider elden…

Hadisin sonu şöyle bitiyor.”Ve men setera müslimen, seterallahu yevmel gıyameti/ Kim müslüman kardeşinin bir kusurunu örterse, Allah da kıyamet günü bu kulun kusurunu örter.

Hangi kul hatasız hangimiz günahsızız! Geliniz kusurlarımızı ifşa eden değil güzelliklerimizi gören olalım.Geliniz hataları ortaya çıkaran değil eksikliklerimizin farkına vararak kusurlarımıza set çekelim.

Ne diyordu Mevlana:Cömertlikte akarsu gibi hataları örtmekte gece gibi ol.

Ne mutlu kardeşçe yaşayanlara! Ne mutlu kardeşlik hukukuna uyanlara!