KAYGILIYIM, HEM DE ÇOK!

Hemen iki güne bir duyulan salâ sesi, yine bir komşumun ahirete göçtüğünü haber verir. En telaşlı, korkulu, korkudan kaynaklı heyecan anı da; hocanın salâ sonunda, ölenin kim olduğunu ilan ettigi andır. Salâ sonunda hemen kapıyı camı açar, kim olduğunu öğrenmek için kulak kabartırız. Doğrusunu söyleyelim, ölen kişi birinci dereceden yakınımız değilse, epey rahatlarız ama, yine […]

Yayınlama: 19.02.2022
A+
A-

Hemen iki güne bir duyulan salâ sesi, yine bir komşumun ahirete göçtüğünü haber verir.

En telaşlı, korkulu, korkudan kaynaklı heyecan anı da; hocanın salâ sonunda, ölenin kim olduğunu ilan ettigi andır. Salâ sonunda hemen kapıyı camı açar, kim olduğunu öğrenmek için kulak kabartırız.

Doğrusunu söyleyelim, ölen kişi birinci dereceden yakınımız değilse, epey rahatlarız ama, yine de komşumuzdur; elbette ki üzülürüz.

Yine, sosyal medya sayesinde dört bir yandan ölüm haberlerini alıyoruz, hasta olanlardan haberdar oluyoruz.

Her bir öleni duyunca üzülüyoruz fakat sıranın sürekli , bize doğru azalarak geldiğini aklımıza getirmiyoruz.

Beklenen, gelmeme ihtimali sıfır olan bir gerçekle yüzleşeceğimiz kesin. Zaman zaman beyninize dank eder, kısa bir süre etkisini gösterir fakat  bir müddet sonra unutur, yokmuş gibi davranırız. Aslında kendimizi oyalıyoruz, kandırıyoruz, bilmemezlikten, duymamazlıktan geliyoruz, miş gibi davranıyoruz.

Bir gün kesinlikle gideceğimiz  ve bu dünya hayatının hesabını en ince noktalarına kadar vereceğimiz bir durum varken; neden bu dünyada ebedi kalıcıymış gibi davranırız, akıllara ziyan!

Nedir bu kibir, zulüm, hak yeme, doymamazlık, hasetlik, kıskançlık, cinayetler? Neden bu kadar acımasız, merhametsiz, vicdansız davranışlar sergiliyoruz?

Bir adam vardı, köyün en güzel evini yaptırdı, güzelce boyattı, perdeler çekildi, temizlik yaptı, kasabaya koltuk , çekyat almaya gitti.

Dönüşte ani bir kazayla vefat edip, herşeyi dünyada bırakarak göçüp gitti.

Elbette ki dünyada çalışacağız, güzel  işler yapacağız, para kazanacağız helalinden,  güzel bir hayat süreceğiz.

Ahiret yurdu da bu dünyada kazanılıyor. Yeterki helal kazanılsın, vergisi, zekatı, nafakası verilsin! Harcamalar meşru yönde olsun.

İnsanlar arasında kibirli, geçimsiz, kavgacı, kıskanç, bencil, zalim tavırlar sergilerken, vücudunun sergilediği  jest ve mimikler kişiliğini ele veriyor.

Gözlerinin yuvadan fırlarcasına büyümesi, dişlerinin bir testere gibi gıcırdaması, ağzının etrafının köpürmesi, havaya diktigin başın; ne kadar sevimsiz, ürkütücü, nefret ettirici bir silüet oluşturuyor!

 Bu iğrenç davranış kısa sürecek, herkes gibi gitmek zorunda kalacaksın!

İyi  geçinelim,  Yaratan için yaratılanı sevelim, affedebilelim, barışık yaşayalım.

Değmez, gerçekten hayat kısa, misafiriz. Bu hayatın sahibi de değiliz.

Bu yüzden kaygılıyım, endişeliyim.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.