KİME GÖRE İYİSİN?

İnsan olarak hepimiz bir yerlerde farklı bir yanımız olsun, biricik olalım, diğerlerinden bir farkımız olsun isteriz. Bu farklılık kimi zaman kıyafetlerimizle kimi zaman ilgi alanlarımız ve uğraşılarımızla kimi zaman hayat tarzımızla görünür hale gelir. Bu görünür kılma faaliyetinin doğal bir seyir izlemesi normal karşılanır. Yani insan girdiği ortamlarda ve sosyal çevresinde öne çıkan yanlarını hayatın […]

Yayınlama: 17.03.2023
A+
A-

İnsan olarak hepimiz bir yerlerde farklı bir yanımız olsun, biricik olalım, diğerlerinden bir farkımız olsun isteriz. Bu farklılık kimi zaman kıyafetlerimizle kimi zaman ilgi alanlarımız ve uğraşılarımızla kimi zaman hayat tarzımızla görünür hale gelir. Bu görünür kılma faaliyetinin doğal bir seyir izlemesi normal karşılanır. Yani insan girdiği ortamlarda ve sosyal çevresinde öne çıkan yanlarını hayatın kendi akışında ortaya koyar ve bunu farkında olmadan yapar. Bu farkında olmama durumu işin doğallığını meydana getiren en önemli faktördür. Böyle bir insan da zaten girdiği ortamlarda her ne kadar dışarıdan marjinal de dursa sevilir, hoş muhabbet edilir ve kendisiyle kolay geçinilir. Ne zaman ki seçkin yanlarının farkında oldu ve bu yanları ortaya çıkarmak için farklı bir çaba içine girdiyse işin içine o zaman riya girer. Doğallık orada biter. Yani farklı yanlarımız doğal bir seyir içinde insanlar tarafından fark ediliyorsa orada aynı zamanda samimiyet vardır. Aksine kişi ben dili ile fazlaca konuşuyor ve öne çıkan yanlarını kendi kendine dile getiriyorsa orada da gösteriş vardır. O tarz bir insan da zaten toplumda pek saygı görmez.

Şatafat ve gösterişin haram olmasının en önemli nedenlerinden biri, insanların kendileriyle diğer insanlar arasına tehlikeli bir mesafe koymalarına yol açmasıdır. Bütün dinlerde ve ahlak anlayışlarında şatafat ve gösteriş, insanı insandan uzaklaştırdığı için yasaklanmıştır. (Barbarosoğlu, 2016)

Başta bahsettiğimiz bu görünür kılma durumu gereğinden fazlaca olduğu zaman insan kendine has yanlarını diğer insanlardan üstün olduğunu kanıtlamak için kullanır. Bu da şeytanın bize bir oyunudur. Zamanında kendi de üstünlük taslayıp yanıldığı için ve bunun müsebbibi olarak da insanı gördüğü için aynı hüznü insanın da yaşamasını ister. İradesine tam anlamıyla hakim olamayan insan da bu oyuna kolayca düşer.

Gösteriş yapan insan kendi ile diğer insanlar arasına mesafe koyar. Kendisini çok üstün görmeye başlar. Üstün görme duygusu ise insanın yaşadığı toplum ile sosyalleşmesine zarar veren bir haldir. O kişi girdiği ortamlarda ve sosyal çevresinde sağlıklı bir iletişim kuramaz. Çünkü karşısındakini anlamaya çalışmak yerine herkes beni anlasın, beni dinlesin, benim yaptığım şeylerden övgüyle bahsetsin derdindedir. Yapmacık tavırlar sergilemek, yanındakilerin sürekli sözünü kesmek, her olaya müdahil olmaya çalışmak, kendi hayatı ve çevresinden çokça bahsetmek bu insanların özelliğidir. İsterler ki insanlar benim yaptıklarımla değil sözlerimle beni övsünler, hayran kalsınlar ve her yerde benden bahsetsinler. Bilirler ki güzel davranış belli bir süreç gerektirir ama söz kolayca ağızdan çıkabilir. İşin kolayına kaçarlar ve çok konuşurlar. Eli çalışmayanın ağzı çalışırmış misali. Fakat bilmezler ki işin doğal olan yanı kavil değil ameldir. Aynı zamanda övgü, insana başkalarından gelirse değerli olur, kendisinden değil. Hülasa sağlıklı düşünen insan özü ile sözü, kalbi ile dili, içi ile dışı tutarlı olandır.

Peki niçin ihtiyaç duyarız kendimizi bu denli görünür kılmaya?

Sevgi yoksunluğu mu dersiniz? Hayat felsefesi mi yoksa? Değersizlik duygusu mu dediniz? Yoksa kendini aşırı önemsemek mi?

Öyleyse cevabı biraz düşünelim. Fakat sessizce, uzun uzun ve kimseye bahsetmeden düşünelim..

Kaynakça

Barbarosoğlu, F. (2016). Şov ve Mahrem. İstanbul: Profil.

 

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.