Bu dünyada herkes ne yaparsa kendine, kendisi için yapar. Gerek maddi, gerekse manevi yardımlar, iyilikler olsun; görünüşte karşıya, ihtiyaç sahibine yapılmış gibi oluyor ama gerçekte, her türlü getirisini kendiniz için yapmış oluyorsunuz. Bu dünyada maddi olarak ya da manevî olarak, ya da her ikisinin birden karşılığını alırsınız. Manevi yönden huzurlu olursunuz, vicdanen rahatlığa erersiniz. Asıl […]
Bu dünyada herkes ne yaparsa kendine, kendisi için yapar. Gerek maddi, gerekse manevi yardımlar, iyilikler olsun; görünüşte karşıya, ihtiyaç sahibine yapılmış gibi oluyor ama gerçekte, her türlü getirisini kendiniz için yapmış oluyorsunuz.
Bu dünyada maddi olarak ya da manevî olarak, ya da her ikisinin birden karşılığını alırsınız.
Manevi yönden huzurlu olursunuz, vicdanen rahatlığa erersiniz.
Asıl önemlisi ahiret kazancıdır. Karşılığı ahirette beklenir; ahiret kazancı da her şeye değer.
Sorun şu: Birine, ya da birilerine iyilik, yardım yapıyorsunuz; karşılığında olumlu ya da olumsuz davranış görüyorsunuz. Bu davranış tarzı karşıdakinin, yardım alanın tiyneti ile alakalıdır, seni bağlamaz ki!
Atalarımız, “Sen yemi denize at, balık bilmezse Halık bilir” demişler. Asıl önemli olan; bu balığın yaratıcısının rızasını kazanabilmektir.
Karşıdakinin nankörlüğünden dolayı şikayet etmek, başa kakmak, feveran etmek, karamsarlığa kapılmak, yardım yapmaktan uzak durmak, yeminler etmek, yılmak çok büyük ve vahim bir hatadır, yanlıştır.
Eğer siz dünya-ahiret için hedefinizi, amacınızı gerçekleştiriyorsanız; ne mutlu size! Bu karşılık size yeter, artar bile.
Elinizi ısırdı diye bir köpeğe, kediye yemek vermekten uzaklaşamaz, cezalandıramazsınız. Büyük oranda size minnetlerini, teşekkürlerini hissettirirler. Nadiren bilemediğimiz bir nedenden dolayı bir ısırma, bir tırmalama olduysa bu yüzden ceza veremeyiz, yemeğini kesemeyiz.
Günümüzde hasetlik, kıskançlık, çekememezlikten kaynaklanan nankörlükler ve ihanetler hayli fazla olmaktadır. Bu davranışlar da, kimi insanı bezdiriyor, engelliyor, geriye atıyor, heveslerini kırıyor.
Aslolan hizmete, hayır hasenata insanlığa devam etmektir, asla yılgınlık göstermemektir.
Sayıları daha az da olsa, iyi, vefalı, candan, samimi, kadirşinas insanlar da elbette vardır; bunlarla birlikte hareket etmek, teşrik-i mesaide bulunmak, yola koyulmak en akıllı ve kaçınılmaz bir yaşam süreci olacaktır.
Asaleti, vakarı, onuru, şeref ve haysiyeti korumak kaydıyla, barışa, huzura, affa yakın olmalıyız, benimsemeliyiz.
Yüce Mevla’mız Kitabı’nda ve Peygamber Efendimiz hadislerinde sayısız kere, affı, bağışlamayı, halim-selim davranmayı, istişareyi, yumuşak davranmayı emir ve tavsiye etmişlerdir.
Dost kalmak, düşman olmaktan her zaman daha hayırlıdır.
En önemlisi de bir müslümanın inancı doğrultusunda bir hayat sürmesi, peygamberini örnek almasıdır.
Hiç bir engele, ayağa takılan taşa, batan dikene aldırış etmeden istikamete doğru yol almak, ilerlemek en büyük kazanç olacaktır.
Bir kez daha düşünmek, neyi, niçin yaptığınızı fark etmek , farkında olmaktır aslolan.
Bu yolu becerebilir miyiz? Denemek, gayret göstermek, çaba göstermek gerekir.