NE SANDINIZ?

Türkiye’deki muhalefet ile iktidar arasındaki çekişme, mücadele; ülke yönetimine talip olma anlayışından çok uzak.

Türkiye’de ideolojik, kültür, din/ dinsizlik üzerinden bir mücadele devam ediyor. Dine dini değerlere sahip çıkan bir iktidar, diğer taraftan dini değerlere savaş ve açan bir muhalefet var.

Bir de, Sayın Erdoğan’a olan özel nefret ve kinlerinden dolayı; aslında ideolojik olarak aynı tarafta yer almalarına rağmen anamuhalefet safında olanlar var.

 İdeolojik ve dinî ayrışmanın karşı temsilcisi; CHP+ HDP olmakla beraber  İYİ PARTİ, SAADET PARTİSİ, DEVA, GELECEK gibi partiler bunlarla beraber hareket ediyorlar.

Ülke yönetimini daha iyi yapabilme iddiası ile ortaya çıkan bir muhalefet olmalı. İktidarın yanlışlarını ortaya koymalı, alternatifini önermeli. Eksiklerini hatırlatıp, tamamlanması yönünde yardımcı olmalıdır.

Muhalefetin böyle bir  hedefinin olduğunu söylemek çok yanlıştır.

Kemal Kılıçdaroğlu değişik stratejiler geliştirdi, farklı yöntemlere başvurdu.Zaman zaman özür mahiyetinde açıklamalar yaptı, barışmaktan, helalleşmekten bahsetti.

Bu girişimler muhafazakâr halk tarafından karşılık bulmadı, kabul görmedi.Ama, Kılıçdaroglu’nun  Cumhurbaşkanı olabilmesi için muhafazakâr oylara ihtiyacı vardı.

 Halk, bu girişimi gerçekçi bulmadı, makyajlı ve yüzeysel bir davranış ve oy için bir aldatmaca olduğunun kısa sürede farkına vardı

Madem bu kesim, oyunumuzun farkına vardı, o zaman biz de tabanımızı elde tutalım diyerek asıl niyetlerini ortaya koydular.

Kendilerine destek veren halkı ve ittifaklarını memnun edecek söylemlere  başvurdular.

Tüm tartışmalar ideoloji ve din üzerinden gidiyor demiştik. Daha önceleri CHP sözcüsü Engin Altay, “Biz muhalefetiz, iktidarın yaptığı icraat iyi de olsa eleştirmek durumundayız” derken, vaziyeti ortaya koymuştu.

Kimi CHP sözcüleri, belediye başkanları, delegeler, gazeteciler, sanatçı geçinen şarlatanlar, ahlaksız ve seviyesiz akademisyenler bu milletin dinine ve değerlerine alenen saldırıyorlar ve destek buluyorlar.

Özgür Özel , Engin Altay, Fikrî Sağlar başta olmak üzere kimi partililer, Fatih Altaylı gibi , dengesiz, seviyesiz, şımarık  köşe şarlatanları, İsmail Saymaz, Ayşenur Arslan gibi gazeteci ve televizyoncu olup sahipleri tarafından saldırtılanlar; Sezen Aksu, Fazıl Say gibi sanatçı müsveddeleri  bunlara verilecek bir kaç örneği teşkil ediyor.

Başta Cem Yılmaz olmak üzere, kimi  komedyenlerin belden aşağı esprileri, dini değerleri aşağılamaları da başka bir rezalettir.

Bu vatanı savunma uğruna şehit olanların yakınlarına  sin-kaflı küfür edenlerin de rahatlığı, sahipleri tarafından tepki gösterilmemiş olması da ayrı bir vahim gerçek.

Dine, kutsallara, değerlere karşı yapılan saldırılar; bir kesim tarafından güçlü bir şekilde destekleniyor. Çünkü kendilerinin sözcüleri bunlar.

Sezen Aksu’nun ahlaksız şarkı sözlerini sanatçı özgürlüğü olarak nitelendirdiler ve destek çıktılar.

HDP sözcüsü Meral Beştaş mecliste yaptığı açıklamada bu kadına övgüler yağdırdı, iltifatlar dizdi ve destek sözü verdi. Ey müslüman Kürtler! Hala bu dinsizlerin arkasından gitmeye devam edecek misiniz?

Bunlara ilaveten, bu taraftan bildiğimiz kompleksli kimi parti liderleri ( Ali Babacan gibi), zamana ve şartlara göre değişen gazeteciler ve televizyonlar bu tür saldırıları özgürlük alnında değerlendiriyorlar.

Bir sanatçı parçasının özgürlük hakkı; haşa Allah hakkından daha üstün tutuluyor.

Sayın Erdoğan doğru yoldasın, rakiplerinin girdiği yolla kıyasla kendi yolunu.

Çünkü , aslında bu savaş seninle değil, Allah iledir.

İcraatlarını eleştirirken, daha ziyade Allah ile olan yakınlığını hedef alıyorlar.

Yani muhalefetin rolü icraatlarla, yönetimle ilgili bir tutup olmayıp, Allah’ın hakimiyetini ve hükümlerininin  icrasını engelleme amaçlıdır.

 Çok dikkatli hareket etmek lazım.