ALLAH İLE SAVAŞMANIN ELİM SONUCU

İslâm, din, maneviyat, ahlaklı, dindar gençlik, şeriat dediğimiz  zaman  deli gibi çıldırıyorlar, kuduruyorlar. Hele şeriat kelimesini duymaya bile tahammül edemiyorlar, kimyaları bozuluyor.     Oysa şeriat; Allah’ın gönderdiği ve müslümanların uyması, yaşam biçimi olarak kabul etmesi gereken; Kuran’dan ve Peygamberimiz’in hadislerinden oluşan  kurallar bütünüdür. Kimseyi zorla  müslüman yapamazsınız; ama nasip olup iman çerçevesine girdikten ve ilahi […]

Yayınlama: 24.03.2022
A+
A-

İslâm, din, maneviyat, ahlaklı, dindar gençlik, şeriat dediğimiz  zaman  deli gibi çıldırıyorlar, kuduruyorlar. Hele şeriat kelimesini duymaya bile tahammül edemiyorlar, kimyaları bozuluyor.  
  Oysa şeriat; Allah’ın gönderdiği ve müslümanların uyması, yaşam biçimi olarak kabul etmesi gereken; Kuran’dan ve Peygamberimiz’in hadislerinden oluşan  kurallar bütünüdür.
Kimseyi zorla  müslüman yapamazsınız; ama nasip olup iman çerçevesine girdikten ve ilahi bir yaratıcıya boyun eğdikten sonra, O’nun dinini hayata, pratiğe yansıtmak, öğrenmek, anlamak, anlatmak, tavsiye etmekten doğal ne olabilir!
 Elbette ki sadece inanmak yetmez, inancın yaşam sistemlerini de içselleştirmek, pratiğe dökmek, korumak, kollamak ve uğrunda mücadele etmek de gerekir.
 Yıllardır, sistematik bir şekilde din alanına ve bu alanın sakinlerine karşı, kimi sistemin sahipliğine soyunanlar, sistemin açıklarından yararlananlar, yerleşik sistemin kodamanları tarafından destek bulup şımartılanlar tarafından baskı, horlanma, engelleme ve aşağılamaya maruz kaldıkları; hala da  bu davranışlara devam ettikleri bilinen bir gerçektir.
  Olmuyor, yapamıyorlar, yürümüyor, sonuçları vahim oluyor; İslam’ı ve kurallarını hayattan atıp, yerine kulların, beşerin koyduğu, sürekli değişen, değiştirilen seküler, pragmatik düzenlemeler yasalarla düzeni sağlamaya çalışmakt…
  Diyelim ki, insan tarafından konulan bir yasaya göre, bu gün idama götüren, hapislerde çürüten, sıkıntılara düşüren bir  kanuni  madde zamanla değiştiriliyor, bir kısmı suç olmaktan çıkartılıyor.
  Peki, kaldırılan bu maddelere göre ceza alanların, hayatı zindana dönen mağdurların hali, hakkı, hukuku n’olacak? Giden hayatı, gasbedilen hakkı kim geri getirecek?
 Oysa Allah’ın nizamı değişmez kurallar bütünüdür. Kıyamete kadar en ufak bir değişiklik olmaz.
  Öncelikle iki durumdan bahsetmek gerekir:
  Birincisi , böyle bir dini ve kurallarını kabul etmeyip inanmayanlar ki, bunlara zorla bir şeyi dikte ettiremez siniz. Ancak, bu kişiler tarafından Allah’ın nizamına, insanların yaşam tarzlarına bir müdahale olursa; bu durumda , temel insan hakları yönünden, bir cezaya çarptırılmaları söz konusu olur.
  İkincisi, böyle dinî bir hayat tarzını benimseyip yaşayanlar ki, özgürce inancını yaşamalı, ailesine yaşatabilmeli, sistemin temsilcileri tarafından her türlü hakları korunmalı, imkânlar sağlanmalı, saygı duyulmalıdır.
 Toplumda nasıl bir bozulma olduğuna, ailelerin nasıl parçalandığına, güvenin, itimadın, huzurun nasıl bozulduğuna; gerek çevremizde, gerek sosyal medyada, gerekse görsel medyada  izleyerek şahit oluyoruz.
 Dinimize göre yasak olan içki, kumar, adam öldürmek, haksızlık, hırsızlık yapmak, haram yemek, kul hakkına tecavüz vb gibi konularda; Allah’ın her şeyi gördüğü, dünyada bir kısmının, öldükten sonra hepsinin kesinlikle  hesabının verileceği inancıyla yaşanan bir hayat; olması gereken bir yaşam biçimidir.
 Allah’ın her şeyi görüp bildiği, cezasının ve hesabının muhakkak verileceği bir inanç sistemi toplumsal huzurun ve barışın temel kaynağıdır.
  Çocukları uzaklaştırmayın dinden, ahlaktan, edepten! Karşılığında koyacağınız hiç bir düzen huzur getirmez, getirmiyor da zaten. Ne kadar kural, yaptırım koyarsanız koyun, sonuca gitmeniz imkansız!
 Hele hele, Allah korkusu yerine Allah sevgisini, Allah’ın yarattığı kullara düşmanlık yerine , sevgiyi, merhameti yerleştirmedikçe toplumsal ve bireysel huzuru, sükuneti, barışı yakalamanız imkansız!
  Tüm bu deneyimler, tecrübeler ortada iken, hala dine, dindara cephe almak niye? İnançlarına  saldırmak niye?
 Akıllı olun, aklınızı başınıza alın, inadı, kini ve nefreti bırakın!
 Huzur İslam’dadır. Kurtuluş reçetesi İslam’dadır. Hadi gelin, girin, yaşayın ve görün!
 Kaçırdıklarınıza ömür boyu hayıflanacaksınız, pişmanlıklar duyacaksınız.
 Hele bir, Allah’a kul olmanın ve ibadet etmemin tadına bir varın bakalım!
 Allah’a karşı koymanın yenilgisi kaçınılmaz, sonucu da hüsran olur!

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.