Her doğan çocuk özgür olarak yeryüzüne gözlerini açar. Son nebi öyle söyler “her doğan çocuk İslam fıtratı üzerine doğar” yani özgür bir ruh ile. Sonra yetişkin bir hale gelince; ya özgürlüğü ya da köleliği tercih eder. Modernizm şeylerin sahtesine/sanalına insanı mahkum etti. Mecbur etti. Asıldan uzak ve kopuk. Köleliğin adı özgürlük. Tembelliğin adı rahatlık. Aldatmanın […]
Her doğan çocuk özgür olarak yeryüzüne gözlerini açar. Son nebi öyle söyler “her doğan çocuk İslam fıtratı üzerine doğar” yani özgür bir ruh ile. Sonra yetişkin bir hale gelince; ya özgürlüğü ya da köleliği tercih eder. Modernizm şeylerin sahtesine/sanalına insanı mahkum etti. Mecbur etti. Asıldan uzak ve kopuk. Köleliğin adı özgürlük. Tembelliğin adı rahatlık. Aldatmanın adı açıkgöz. Çıplak olmanın adı modernlik. Dinsizliğin adı laiklik. Zinanın adı aşk. Terbiyesizliğin adı öz güven.
Köle ruhlu bireylerden özgürlük türküleri çıkmaz. Taşıdıkları ruh sanal ruhtur. Kirlenmiştir. Özgürlüğü taşıyamaz. Kölenin tanımı nasıl yapılabilir diye sorulabilir. Köle; köklerinden kopmuş ve uzaklaşmış, kendinden değil başka şeyler tarafından yönetilen, sevk ve idare edilen kimselerdir. Damak tadından ölüm tarzına kadar başkalarının belirlediği yaşam biçimidir. Moda merkezlerine göre giyinen, makyaj sandığına düşmüş ve makyajsız halini ayna da görse tanıyamayacak olan, gıda merkezlerinin üretimine göre beslenen, kredi kartı esiri olan, borç yükü altında kalan, nikahı reddeden ideoloji çerçevesinde cinsel hayat yaşayan, kalbini ve beynini uyuşturucuya teslim eden, vahiyden değil nefis, şeytan ve ideolojilerden beslenen; birey ve toplumlar özgür ruhlu olamazlar. Hep tutsağıdırlar o şeylerin.
Hani güzel bir söz var ya “nefis bir sandalyeye benzer. Onu ayağının altına alan yükselir. Başının üzerine alan ise alçalır.” Ama en büyük tutsaklık ölüm korkusudur. Beden ruhun kafesidir, zamanı geldiğinde onu uçurmak lazım. Ruhu kaçırmak değil, uçurmak gerekir. Mide ve mide altından başka değerleri olmayanlardan, özgürlük limanının gemileri olmaları beklenemez. Sahip oldukları makamların, kazandıkları paraların kayıp olmasından korkarak; özgürlük şarkıları besteleyemeyen ve söyleyemeyenler; köle ve sanal ruhlu kadın/erkeklerden olmaları kaçınılmazdır.
Bir şeyin en kötüsü sahte olanıdır.