RAĞBET OLUNMAK

Her varlık kendisine rağbet edilmesini ister ve bekler. Yaratılış kodlarında vardır bu. Yani fıtrat denilen şey. Gül koklanmayı bülbül dinlenilmeyi bekler. Yetim başının okşanmasını yoksul kapısının tıklatılmasını ister. Vefa bir selam ve bir kelam bekler. İşte üç aylara rağbet edilsin diye; üç ayların ilki recep ve recep ayının ilk Cuma gecesi Regaip gecesidir. Yani rağbet/ilgi/alaka sesleniş gecesidir. Aydınlatma gecesidir. Nur gecesidir. Karanlıklara kandil yakma gecesidir. Kandil gecesidir. Hakikat elle tutulsun, dille söylensin ve gönül ile görülsün diye.

Nedir öyleyse Regaip? Regaip kendisine rağbet edilen, arzulanan, talep edilen şey demektir. Regaip gecesi denilince; “Çok lütuf ve ihsanla dolu, kıymetli ve değeri büyük, çok iyi değerlendirilmesi gereken gece” manasına gelir. Regaip gecesi Recep ve Şaban ayına rağbet olunsun; yüksek bir ruh ve aşk haliyle Ramazan ayına varılsın diye vardır.

Âşık, bu gece hangi ibadetler var diye sormaz ve tartışmaya girmez. Ona kavuşmak için eline geçen her şeyi vesile edinir. Ona götürmek için bulduğu her şeyi heybesine/çantasına koyar. Regaip gecesinde ona rağbet eder; konuşur, söyleşir, namaz kılar, dua eder, infak verir, ona giden gönül kapılarını çalar; takva ağacı diker gözyaşlarıyla sular. Sular ki kendisini Ramazan’a götürsün. O büyük buluşma gecesine, kadir gecesine götürsün. Allah’a götürsün.

Ve kapıyı tıklatır. Bekler. Açılsın diye. Ama eli boş gitmez aşıklar o kapıya. Ellerinde hediyeleri olmalıdır. Ve sen eli boş olma…