6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan yıkıcı depremin üzerinden bir buçuk aydan fazla bir zaman geçti. Bir yandan bölgede hayatın normale dönmesi diğer yandan yıkılan binaların enkazlarının kaldırılması, yıkılması gerekli ağır hasarlı binaların yıkımı devam ediyor. Ayrıca bölgede bir yandan çadır ve konteyner kentlerin kurulması yoluyla hayatın devamı sağlanmaya çalışılırken kalıcı konutlarında temelleri atılmaya, inşaatlarının hızla […]
6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan yıkıcı depremin üzerinden bir buçuk aydan fazla bir zaman geçti. Bir yandan bölgede hayatın normale dönmesi diğer yandan yıkılan binaların enkazlarının kaldırılması, yıkılması gerekli ağır hasarlı binaların yıkımı devam ediyor.
Ayrıca bölgede bir yandan çadır ve konteyner kentlerin kurulması yoluyla hayatın devamı sağlanmaya çalışılırken kalıcı konutlarında temelleri atılmaya, inşaatlarının hızla tamamlanarak hak sahiplerine teslimi için de yoğun çalışmalar yürütülüyor.
Gerek deprem bölgesinde kalan gerekse bölge dışına çıkan depremzede vatandaşların barınmadan yiyeceğe, sağlıktan eğitime her türlü ihtiyaçlarının karşılanarak hayata tutunmalarının sağlanması için de sivil toplum, belediyeler ve devlet kurumlarının canla başla yoğun çalışmaları da devam ediyor.
İdrak etmeye başladığımız mübarek Ramazan ayında hem deprem bölgesinde hem de bölge dışında depremzedelere yönelik sahur ve iftar hizmetleri, teravih namazı eda etme ortamlarının hazırlanması, çocuklara yönelik Ramazan programları yaralı gönülleri rahatlatmaya yönelik uygulama ve hizmetler olarak ortaya çıkmış bulunuyor. Bu konuda emek veren tüm kamu kurumları ve sivil kurumları tebrik ediyorum. Allah ecirlerini bol versin.
Tüm bu olumlu gelişmeler yaşanırken (Arada olumsuzluklar olsa da) bir yandan da depremde yıkılan binaların yapımcısı müteahhit firmaların sahipleri ve yetkililerine yönelik soruşturma ve tutuklamalar da devam ediyor. Bazen Adalet Bakanı bazen diğer yetkililer bunların sayıları hakkında bilgileri kamuoyu ile paylaşıyorlar.
Bunlar görünüşte olması gereken soruşturma ve kovuşturma olaylardır. Ama bir de madalyonun diğer yönü var. Çoğu 2000’li yıllardan önce olsa da önemli bir kısmı 2.000’li yıllardan sonra yapılan ve binlerce insanımızın ölümüne sebep olan, yıkılan binaların yapı denetim yetkilileri, oturma izni veren belediye yetkilileri hakkında neler yapılıyor bunlar hakkında kovuşturma, soruşturma, tutuklama neden yok. Bu insanlar masum da suçlu sadece binayı yapan müteahhitler mi diye soruyor vatandaş. Ben de soruyorum ve diyorum ki sadece müteahhitler günah keçisi ilan edilmesin diğer suçlularda yakalanıp adalete teslim edilsin.Vatandaşın ve kamuoyunun talebi bu yönde. Umarım Adalet Bakanımız ve diğer yetkililerimiz bu alandaki çalışmaları da kamuoyuna duyururlar.
Selam ve dua ile