Evimiz Anadolu köylerindeki tipik evlerden olup üstü toprakla kaplı idi. Köy yerinde herkes dam derdi.Çocukluğum böyle bir evde geçmişti. İlk okulun yarısına kadar gaz lambası ile ders çalışmıştım. Nihayetinde bizim köyede elektirik gelmiş sokaklar şenlenmişti. Trafoyu da okulun yanına koymuşlardı.Hiç unutamam. İlk zamanlar ikide bir şarteller atardı. Kışın bu git geller daha fazla olurdu. Aydınlığa […]
Evimiz Anadolu köylerindeki tipik evlerden olup üstü toprakla kaplı idi. Köy yerinde herkes dam derdi.Çocukluğum böyle bir evde geçmişti. İlk okulun yarısına kadar gaz lambası ile ders çalışmıştım. Nihayetinde bizim köyede elektirik gelmiş sokaklar şenlenmişti.
Trafoyu da okulun yanına koymuşlardı.Hiç unutamam. İlk zamanlar ikide bir şarteller atardı.
Kışın bu git geller daha fazla olurdu. Aydınlığa alışmıştık.Artık karanlıkta kalmaya tahammülümüz yoktu. Trafonun şarteli attığında uzun uzadıya beklerdik. Elektrikten anlayan biri varsa şarteli kaldırsın diye. Kolay mı öyle elektrikten anlamak? Yürekister,cesaret ister, bilgi ister. Adamı çarpar derlerdi.Hâsılı ilk okulun kalan kısmını da çok şükür Edison’un sayesinde aydınlanmış şekilde tamamladık.
Bizim evin ceyranını da köyümüzün imamı çekmişti. Maşallah eli uz birisiydi. Köyde çatıdan duvara, elektrikten suya bir çok iş ondan sorulurdu.
Hiç unutamam.Komşumuz Nuriye teyze bir akşam bize gelmişti.Akşam ezanı okunur okunmaz lambanın düğmesine bastım. Tavanda hezan ağaçlarından sallanan uzun beyaz florasan lambasını yaktım. İçeri birden bire aydınlanmıştı. İlerlemiş yaşına rağmen Nuriye teyzenin de mutluluğu halinden belliydi.Birden gözleri ışıldadı. Yüzünde bir tebessüm belirdi. Temmuzun sıcağında tarlalarda çalışırken güneşten yanan yüzüne sanki nur gelmişti. İlk söylediği ‘seni kim icad ettiyse kafirsende cennete giresin’ olmuştu.
Hele bir de sarı,turuncu,yeşil gece lambalarını yakınca evin içi rengârenk ışık dolardı. En çok da turuncuyu severdim.Önüne de güzel bir lafzatullah yazılı bir cam levha koyunca evin havası değişirdi. İki konuda kendimi şehirli gibi hissederdim. Birincisi: Yalaktan fırın ekmeği gelince. Köyde ona herkes şehir ekmeyi derdi.İkincisi de köyümüze elektrik gelince.