SİVİL TOPLUM VE SORUMLULUĞU

İnsanoğlunun devlet teşkilatı kurup toplumu idare ettiği zamanla birlikte devletten bağımsız ama onun gözetiminde sivil ve gönüllü görev yapılan kurumlar da oluşmuştur.

Sivil toplum, adından da anlaşılacağı gibi bir devlet kurumu değil ondan bağımsız, sivil düşünebilen, imkanlarını kendisi üreten ve topluma yani insanlara mesai mefhumu gözetmeden hizmet eden, gönüllü görev yapılan kurumlardır.

Bizim toplumumuzda geçmişten bugüne kurulup faaliyet gösteren vakıfların, loncalar, imarethaneler, darülacezeler, şifahaneler hepsi sivil toplum anlayışıyla kurulan ve yaşatılan kurumlardır. Cumhuriyet döneminde kurulan odalar, borsalar, hemşeri dernekleri, yaptırma yaşatma dernekleri, spor kulüpleri, kalkınma ve güzelleştirme dernekleri gibi kurumlar da sivil kurumlar olup imkanlarını devletten alarak değil kendileri üreterek hayatını devam ettiren kurumlardır.

Bugün Türkiye’de toplumda önemli yer tutmuş olan Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Akıncılar, Ülkü Ocakları, Milli Gençlik Vakfı, TÜGVA, TÜRGEV,Nizamı Alem Ocakları gibigençlik ve kültür kuruluşları ile insan hakları derneği mazlumder ve farklı amaçla kurulmuş meslek ve kültür teşkilatları ile cemiyetler, federasyonlar da sivil kurumlar arasında yer alırlar.

Sivil kurumlar ülkeyi yöneten iktidarlardan bağımsız ve ona ekonomik ve siyasi olarak muhtaç olmadan faaliyet gösterebilirlerse daha başarılı ve güvenilir kalırlar. Aksi halde onun payandası ve arka bahçesi olurlar, toplum nazarında güvenilir olmaktan da uzaklaşırlar. Bu da zamanla sivil topluma olan güven duygusunun azalmasına sebep olur, nitekim oluyor da.

Sivil toplum kuruluşlarına eleman yetiştiren bir eğitim kurumu ne yazık ülkemizde yoktur. Sivil toplum lisesi, sivil toplum fakültesi diye eğitim kurumları ülkemizde kurulmamış ve faaliyette değildir. İnsanımız bu kurumlarda el yordamı mahareti ve becerisi oranında gönül ve emek vererek kendini yetiştirmektedir.

Sivil kurumlar gönüllü kurumlardır da. Zira bu kurumlara üye ol hizmet et diye herhangi biri tarafından zorlama yok, tavsiye vardır. Çoğu sivil kurum dünyalık menfaat üreten kurumlar olmadığı için buralarda gönüllü ve fedakarca hizmet esastır. (Siyasallaşmış, siyasi rant sağlayan, ekonomik rant sağlayan sivil kurumlarda yok değil.

Devletten emir almayan tamamen toplumun oluşturduğu bu kurumların eksiklerinden biri de ne yazık ki yönetim kademesinin istisnalar dışında büyük kısmının okumayan yazmayan, çevresini, ülke ve dünya gündemini takip etmeyen, temsil kabiliyeti olmayan insanlardan oluşmasıdır.

Kurumlarda olması gereken temsil kabiliyetli insan bulundurma ve doğru temsil edebilme özelliği ne yazık ki eksik kalmaktadır. Çoğu zaman başkan ve temsilci olan insanlar acil durumlar sebebiyle toplantılara katılamadıklarında yedeğini gönderme yerine, ben müsait değilim katılamıyorum gibi sanki kurum kendi özel mülküymüş gibi mazeretler bildirerek temsilde sıkıntılar yaşanmaktadır.

Sivil kurumlar,özgüven sahibi olup devlet idarecileri ve yetkililerine karşı da gerekli hallerde alternatif çözüm yolları sunabilen, idareden kaynaklanan yanlış ve aksamaları kırmadan dökmeden milletvekilleri, bakanlar, bürokratlar ve belediye başkan ve yetkililerine medeni ölçüler içinde ve dostça iletebilen, hatırlatan özellikte olmalılar. Zira idare edenleri seçenler ve hesap sorma hakkı olanlardan biri de sivil kurumlardır. Bunun için de sivil kurum temsilcilerinin çok sayıda özgüven sahibi, donanımlı eleman ve idareci yetiştirme sorumluluğu vardır.

Duamız dünya menfaati gözetmeyen önce ben değil önce insan ve ülkem diyen sivil kurumlarımızın sayısını, kalitesini artırsın.