Müslüman bir yazar ve düşünürün bencil olamayacağının farkındayım. Sanırım onlarda bunun farkındalar. Bencil olamazlar çünkü yakını bırakın en uzak hatta yıldızlar kadar uzakta da olsa; çevreye ilgisiz kalamazlar. İşte bende çevreye ilgisiz kalamazdım. Farklı ortamlarda birçok kimse toplumda var olan sorunların dillendirilmesi gerekliliğini söylerler. Ve bilirler ki ben olumsuzlukları ve sorunları kaleme alan; eli kalem […]
Müslüman bir yazar ve düşünürün bencil olamayacağının farkındayım. Sanırım onlarda bunun farkındalar. Bencil olamazlar çünkü yakını bırakın en uzak hatta yıldızlar kadar uzakta da olsa; çevreye ilgisiz kalamazlar. İşte bende çevreye ilgisiz kalamazdım. Farklı ortamlarda birçok kimse toplumda var olan sorunların dillendirilmesi gerekliliğini söylerler. Ve bilirler ki ben olumsuzlukları ve sorunları kaleme alan; eli kalem tutan birisiyim.
Biz “hakkın ali hatırının hiçbir hatıra feda edilemeyeceğini” söyleyen bir inancın mensubuyuz. Ve biz “yanlış yaparsam bana ne yaparsınız diyen” devlet başkanına (halife) “seni kılıcımızla düzeltiriz” diyen bir toplumun/medeniyetin inşa ettiği bir medeniyetin mensuplarıyız. Öyleyse ben Müslümanım diyen kimse statüsü, mevkii ve makamı ne olursa olsun; kırmayan ve dökmeyen tüm eleştirilere/uyarılara açık olmak zorundadır.
Sosyal devlet, sosyal belediyecilik, sosyal vakıflar; dünyada en çok duyulan cümlelerdir. Sosyal devlet “minimum düzey ötesinde vatandaşlarının refahı için birincil sorumluluk kabul eden devlet kavramı olup devletin vatandaşlarının iktisadi ve sosyal esenliklerinin korunması ve teşvik edilmesinde ana rol oynamasını öneren” devlettir. Sosyal belediyecilik “Nedenine bakılmaksızın hayatının belirli bir döneminde veya tüm hayatı boyunca her türden yardıma ihtiyaç duyan ve bu ihtiyaçlarını kendi başlarına gideremeyen birey ve gruplara sorunlarının çözümünde yardımcı olmaktır.” Diye tanımlanmaktadır. Bir de vakıf/dernekler var… Tabelalarından başka sunacakları olmayan STK’lar başka bir makaleye konu olsun.
Fotoğraf çektirmeyi pek sevdiğimi söyleyemem. Özellikle de gerçeklerin üzerini örten fotoğraf ve söylevler hiçte ahlaki değil. Hâlbuki son nebi “ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmaktadır.
Sosyal devlet ve sosyal belediyecilik çok şey ifade eder. Çeşitli sorunlar dolayısıyla intiharların olmadığı veya en az olduğu;sofraya oturduklarında yiyecekleri olan, evlerinde etrafında ısınmak için oturacakları yakacakları ve sobaları bulunan, evim diyecekleri ya da ev kirasını ödeyebilen mekanları olan; bireylerin yaşadığı şehir; sosyal belediyecilikle yönetilen bir şehirdir. O devlette sosyal devlettir. Yani sosyal devlet/belediyecilik “her türden yardıma ihtiyaç duyan ve bu ihtiyaçlarını kendi başlarına gideremeyen birey ve gruplara sorunlarının çözümünde yardımcı olmaktır.”
Dağlarını kayak yapmak için hazırlayan şehirler; çocukların, annelerin ve yaşlıların; kısaca yoksulların sıcak bir oda/evde kışlarını geçirmelerini de sağlamalıdırlar. Beslenme ve barınma sorununa bir de ısınma/yakacak sorunu eklenecek olursa bu kış çok zor geçer. Bazıları sıcacık konutlarından karın yağışını zevkle izlerken; diğerleri pencerelerinden dışarıyı bile göremezler. Çünkü camları buz tutmuştur.
Tabi ki aç ve yoksulların bulunduğu şehirlerde; halka yönelik açık hava konserleri düzenlemek de; sosyal belediyecilik örneğidir!
İhtiyaç sahiplerinin onurunu korumaktır; sosyal devlet ve sosyal belediyecilik.