Değerli dostlarım ; ülkelerin kurumların , şirketlerin , büyük – küçük işletmelerin gelecekleri kendi bünyelerinde bulundukları insanları donanımları ve özellikleri ile doğru orantılıdır. Hangi boyutlarda nitelikli ve yetenekli insanlarla birlikte olunursa o boyutta başarıya daha kolay ulaşılır! Her şeyden önce her platformda uzlaşma çaba ve gayreti içerisinde olabilmek hayati anlamda önem taşır ! Ancak bu […]
Değerli dostlarım ; ülkelerin kurumların , şirketlerin , büyük – küçük işletmelerin gelecekleri kendi bünyelerinde bulundukları insanları donanımları ve özellikleri ile doğru orantılıdır. Hangi boyutlarda nitelikli ve yetenekli insanlarla birlikte olunursa o boyutta başarıya daha kolay ulaşılır!
Her şeyden önce her platformda uzlaşma çaba ve gayreti içerisinde olabilmek hayati anlamda önem taşır ! Ancak bu anlayış ve kültürü maalesef çevremizde ve ülkemizde görebilmek neredeyse imkansız gibi !
Aslında ifade etmeye çalıştığım uzlaşma dediğim şey karşı taraf ile orta noktada buluşabilme özelliğidir , yani kendi isteklerimizin bir kısmından vazgeçmek ve karşının duygu ve düşüncelerine değer vermek , o duygu ve düşünceler de gözeterek belli bir noktada buluşa bilmeyi sağlamaktır.
Uzlaşmanın önemini yaşanmış bir hayat hikayesi ile sizlerle paylaşmayı arzu ederim . Ölmek üzere olan yaşlı adam başucuna üç oğlunu çağırarak kendilerine vasiyetini açıklamış !
“Evlatlarım ben ölünce sakın birbirinize düşman olmayın, birbirinize düşmeyin ve sizlere sahip olduğum tek servetim 17 deveyi son nefesimi vermeden paylaştırmayı arzu ediyorum. 17 devemin yarısını büyük oğluma, üçte birini , ortanca oğluma , dokuzda birini ise en küçük oğluma bırakıyorum. Evlatlarım sakın bu söylediklerimi unutmayın ve ortaya koyduğum kriterlere göre develeri kendi aranızda paylaşın” der ve son nefesini verir.
Babalarının ölümünden birkaç gün sonra kardeşler bir araya gelip babaların işaret ettiği ölçüde develeri paylaşmayı arzu ederler . Ancak 17’deve sayı olarak ne ikiye üçe ne de dokuza bölünebiliyor !
Büyük bir şaşkınlıkla o yörenin bilgisine giderler . Bilge üç çocuğu da dinleyip kararını verir ve derki “Gençler merak etmeyin, bu problemi çözeriz öncelikle benim bir devem var ben size onu da veririm dolayısıyla rakam 18’e çıkar ve babanızın işaret ettiği üç farklı paylaşım rakamına rahatlıkla ulaşabilirsiniz” der.
Bilgenin bu akıllı davranışı çocukları hem mutlu eder hem de şaşkına çevirir. 18 deveyi önce ikiye bölerler doğal dolarak da büyük abilerine dokuz deve düşer , daha sonra üçe bölerler altı deve ortanca kardeşe kalır , en sonda 18 deveyi dokuza böldüklerinde iki deve de küçük oğula kalır !
Bu durumda son derece ilginç bir sonuç ortaya çıkar , bütün develer paylaşıldıktan sonra ortada bir deve fazla kalır !
Üç genç kardeş şaşırırlar ve bu işin aslını anlamak için yeniden bilgeye başvururlar. Derler ki “Üstat biz sizin verdiğiniz bir deve ile birlikte deve sayımızı 18’e çıkardık ve çok rahatlıkla babamın söylediği rakamlara göre paylaştık ancak yine de bir devre fazla kaldı bu nasıl oldu derler !”
Bilge gülümseyerek büyük bir olgunlukla derki “Gördüğüm kadarıyla problemi çözmüşsünüz ve sonuçta bir deve artmış izninizle ben de kendi devemi geri alabilir miyim!” der !
Değerli dostlarım yukarıdaki hayat hikayesinden anlaşılacağı üzere , kavga değil uzlaşma temel hedefimiz ve felsefemiz olmalıdır !
İyi niyet , çözüm odaklı olmak ve uzlaşma kültürü hayatımıza büyük bir anlam ve değer katar !
Yeryüzündeki bütün problemler insan kaynaklıdır ve iletişim biçimimizi, yaklaşımımızı değiştirirsek tüm sorunların üstesinden rahatlıkla gelebiliriz !