Son yıllarda sanırım ahiret inancımızın dünyada yaptığımız hataların eksiklerin hesabını bize sorulmayacağı algısı bize epey yerleşti.
Buna bağlı olarak bakanlarımızdan belediye başkanlarımıza, valilerimizden kaymakamlarımıza, sivil toplum yetkililerimize, daire başkanlarımızdan kurum amirlerine, müftülerimizden öğretmen ve imamlarımıza hata yapacağına ya da yaptığına inanmama, tenkit edilmeye, eleştirilmeye tahammül edememe, tenkit eden eleştiren yakın dost ve akrabası da olsa onu rakip yerine koyma, icap ederse azarlamaya, ondan uzak durma alışkanlığı aldı yürüdü. (Erdemli duruşu ile nereden nasıl geldiğini, yarın nereye varacağını unutmayan ahiret hesabı olan bilinçli insanlarımızı yöneticilerimizi tenzih ediyorum.)
Ne yazık ki bu makam sahipleri seçimi kazanana kadar yakın durdukları, kendilerine oy vererek o makama getiren insanları sanki çocukmuş gibi bir şey bilmez zannetmeye başlıyorlar. Kendileri seçim sonunda rakiplerini tebrik edip hastalarını ziyaret edip ziyaretlerde onların sembolü olan işaretleri yapmayı ihtiyaç görürken kendine oy veren kesimlerin kendilerinin siyasi rakipleri ile görüşmemesini, konuşmamasını isteyebiliyorlar.
Bu makam sahiplerimiz ne yazık ki anayasamızda belirlenen kanun önünde herkes eşittir, devlet kanunları insanlar arasında ayrım yapmadan uygular demesine rağmen kanunların adaletle uygulanması gerektiğinin çoğu zaman ya farkında olmuyorlar ya da farklı gerekçelerle (Hukuki olmayan ya da denetleyememe) yanlış uygulamalar yapılmasına sebep oluyorlar.
Bu insanlar bizim insanlarımız ve bu makamları bunlara ya seçimle ya da kanuni yollarla hak etmeleri ile biz verdik millet ve devlet olarak.
Bu insanlarımıza basın yolu ile sivil toplum yolu ile ve sosyal medya ya da diğer meşru yollarla eksiklerini hatırlatmak bizim en doğal hakkımız.
Bu hakkımızı kullandığımızda alınma, rakip yerine konma asla eleştiri yapanları günah sahibi yapmaz. Kendini tenkit edilmez layüsel zanneden makam sahiplerimizi de sevap sahibi yapıp cennete götürmez, hesap sorulmaz yapmaz.
Ey makam sahibi olup milletin bu makamları size devletin emanet ettiği makam sahipleri yapmayın etmeyin.
Mahkeme kadıya mülk kalmadığı gibi bu makamlar da size kalmaz. Görevlerinizi yaparken kendinize layüsel kul (Hatasız eksiksiz) zannetmeyin. Yakın olsun uzak olsun doğru eleştirileri yok sayıp, alınıp kenara atmayın, eleştirileri de merhametle karşılayın. Ne diyordu Hazreti Ali “Bana hatamı söyleyenden Allah razı olsun”ne diyordu Hazreti Ömer “Vallahi kadın doğru söyledi, Ömer yanıldı.” Unutmayalım ölüm var hesap sorucu olarak Allah yeter.
Selam ve dua ile