Annem bahçeli, sobalı evde yalnız yaşıyor…
Artık soba yakmada zorlanıyor. Doğalgaz da yok! Çareyi kat kaloriferinde buldum. Mazotlu deposu var. Ortalama iki ayda bir tanker geliyor, depoyu dolduruyor.
En son geldiğinde hem tankerin sayacı bozuk, hem de deponun şamandırası… ‘Biz aldığımız mazotu biliriz!’ diyoruz, adam; “Sattığımı, tankerden çıkanı bilirim” diyor.
Velhasıl annemin bahçesini sulayan mazotun parasını da ödedim. Rahmetli annem de, sadece oturduğu oda ve mutfak peteğini açık tutup, diğer odalarınınkini kapalı tutar ki tasarruf olsun diye ve soğukta titreye titreye oturur.
Bir hafta sonra Annem telefon açtı: “Bahçeden yer elması söktüm, yumurtalı kavurmasını yapayım sen seversin, akşama gel.” Kabul dedim…”
Ana, oğul karşılıklı servis açtık annem bir taraftan salata yapıyor ben dayanamadım başladım yemeye. Önce irkildim sonra toparlandım, iştahlı ve hızlı yemeye devam ettim.
Kendi tabağımdakini bitirip, anneminkini yemeye başladım. “Çok güzel olmuş seninkini de yiyorum, sen zaten pek sevmezsin” dedim.
“Hani diyetisyene gidiyordun, rejim yapıyordun bozdun mu? Senin bu göbeğin ne olacak?” dedi.
Son lokmayı alacaktım ki, annem; “Bu kadar iştahlı yediğine göre çok mu güzel olmuş? Bende tadına bakayım” dedi.
Ağzına alır almaz lavaboya zor yetişti. Kusup geldi. ” Gavurun oğlu, niye söylemiyorsun? bu safi mazot!” deyince Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemedim.
Ben aylarca hapis yatarken, benim oğlum güneş görmüyor, bana da haram deyip, perdeleri hiç açmadığını, komşudan öğrendim…
Öğrendiğimi sana da söyleyemedim annem, diyemedim…