Türkiye’de, gerçek anlamda siyaset yapıldığından bahsedilemez. Ana hatlarıyla ideolojik, etnik, mezhepsel, geleneksel, inatlaşma, devlet dairesinde haksızlığa uğradığını düşünme, hasım oldukları kişilerin karşısındaki partiyi desteklemek şeklinde siyaset yapılıyor. Bu tür sebepler derin ve geniş açıdan bakmayı zorlaştırıyor, geniş açıdan bakmayı imkansız kılıyor, gerçeklere ulaşmanın ve ikna olmanın önünü tıkıyor. Rakip siyasi partinin yaptığı hiç bir […]
Türkiye’de, gerçek anlamda siyaset yapıldığından bahsedilemez.
Ana hatlarıyla ideolojik, etnik, mezhepsel, geleneksel, inatlaşma, devlet dairesinde haksızlığa uğradığını düşünme, hasım oldukları kişilerin karşısındaki partiyi desteklemek şeklinde siyaset yapılıyor.
Bu tür sebepler derin ve geniş açıdan bakmayı zorlaştırıyor, geniş açıdan bakmayı imkansız kılıyor, gerçeklere ulaşmanın ve ikna olmanın önünü tıkıyor.
Rakip siyasi partinin yaptığı hiç bir iyi hareket onaylanmıyor, kendi tuttuğu partinin hiç bir yanlışına da itiraz edilmiyor.
Karşıdan gelen her türlü hareket yanlış ve mücadele yapmak gerekir; kendi tarafından ortaya konan her türlü davranış doğru ve desteklenmelidir.
Aslında, siyasi partilerin çabaları ve devletten aldıkları yardım paralarını harcamaları gereksiz ve boşunadır. Zira stabil, katılaşmış, şartlanılmış bir parti tutmak ve kabullenmek davranışı vardır.
Yani, görüşlerde, tutumda ve partisini desteklemede hiç bir değişiklik olmuyor.
Altılı masa etrafında, köşe kapmaca oynayan muhalefete en ufak bir eleştiri gelmez taraftarlarından.
Ülkenin iç ve dış sorunları varken, pandemi, Ukrayna- Rusya savaşı her devleti etkilemişken, Pkk ve Suriye mücadelesi devam ederken, kıtlık gündemde iken; bunların derdi nedir?
Kim aday olmalı, olacak tartışmaları sürüp gidiyor. Gerek CHP içerisinde, gerekse ittifaklar arasında satranç oynanmaya devam ediyor.
O kadar kafalarını önlerine eğmişler, gözlerini yummuşlar, hırslarına esir olmuşlar ki dışarda olan hiç bir şeyden haberleri yok, ilgi alanlarına da girmiyor.
Cumhurbaşkanı olma yolunda, adaylığı kapabilme uğrunda mücadele veriyorlar.
Altılı masanın tiyatrosu; halk tarafından dikkatle izleniyor.
İktidara alternatif bir muhalefetin; iç ve dış konularda, ülke sorunlarının çözümü yolunda bir çalışmaları, gayretleri, hedefleri var mı? En ufak bir çaba yok.
Yeter ki cumhurbaşkanlığını alalım, ondan sonra gerekenleri yaparız söylemi hakim. Yapacağım, edeceğim, hesap soracağım, yıkacağım şeklinde oyalama sözlerle günü kurtarmaya çalışıyorlar.
Bu kadar önemli sıkıntıların olduğu bir zamanda televizyonların, gazetelerin, sosyal medyanın; bu tiyatro sahnesini sürekli gündemde tutup, halka seyrettirmelerine hayretle bakıyoruz.
Kimse çabalamasın! Her parti’nin oy oranı aynıdır, bir tane eksilmez ya da artmaz.
Şu şartlarda, iktidarın yaptığı hatalara bakarak, her ne şekilde olursa olsun ekonomik sıkıntılar yüzünden Ak Parti’ye oy vermek istemeyenler, hatta sinir olanlar epeyce vardır.
Seçim yaklaştığında, bakacak etrafına ve düşünecek: Erdoğan gittiğinde, bu altılı masa tiyatrosu mu başa gelip ülkeyi yönetecek; hem de pkk’nın güdümünde olan Hdp’ nin uydusu olarak?
En iyisi ben maceraya girmeyeyim, yinede ülke için bunca yaptıkları diğer hizmetler hatırına , basayım mührü Sayın Erdoğan’a diyecek.