Uzun ve bitmez sandığınız ; ama çok kısa süren dünya hayatınız ve elde ettiğiniz güç, yetki, otorite, makam bir anda elinizden kaybolup gitti. Pekala, nasıl eserler, nasıl izler, nasıl bir miras bıraktınız; önemli olan bu! “Ölen insan mıdır; ondan kalacak şey eseri, bir eşek göçtü mü; ondan da nihayet semeri”, hayatı özetleyen bir deyim olmuştur. […]
Uzun ve bitmez sandığınız ; ama çok kısa süren dünya hayatınız ve elde ettiğiniz güç, yetki, otorite, makam bir anda elinizden kaybolup gitti.
Pekala, nasıl eserler, nasıl izler, nasıl bir miras bıraktınız; önemli olan bu!
“Ölen insan mıdır; ondan kalacak şey eseri, bir eşek göçtü mü; ondan da nihayet semeri”, hayatı özetleyen bir deyim olmuştur.
Ölenin arkasından kötü şeyler konuşulmaz, iyi şeyler konuşulur. Dinimizde, kültürümüzde, geleneğimizde bu durum böyle bilinir.
Ama bir hususu, bu konulardan ayrı değerlendirmek gerekir.
Yaşamı boyu ellerinde bulundurdukları güç, otorite, makam ve yetki ile haksızlık, zalimlik, işkence, eziyet edip verdikleri karar ve uyguladıkları icraatlarıyla bir topluma, millete, insanlığa etki eden kötü ve vahşi uygulamalarından bahsetmek, kişiliklerini değerlendirmek yerinde ve olması gereken bir tavırdır.
Yapılan kötü uygulamaları hatırlamak, değerlendirmek, ders çıkarmak, önlem almak yapılması gereken doğru işlerdir ve insanlık borcudur.
Garip bir tevafuktur ki; 1997 şubat ayı itibari ile zamanın başbakanına, öğrencilere, başörtülülere, dindarlara, demokratik yönetime baskı uygulayanlar, ceza verenler, işkence edenler, sebep olup yol açanlar bir şubat ayı arka arkaya ölüyorlar.
Deniz Baykal, 367 garabetinin mimarı Sabih Kanadoğlu, genlerinde darbe kodu olan baskıcı Şener Eruygur, Anayasa Mahkemesine açtığı davalarla ülke demokrasisine sürekli takoz olan, kibir abidesi Vural Savaş’ın İlahi huzura gitmiş olmaları dikkate şayandır.
En iyisini din gününün sahibi yüce Mevlam bilir.
Bizler bu dünyada bıraktıkları eserlerle (!), yaptıkları ile ilgiliyiz ve değerlendirmelerimizi bu minvalde yapıyoruz.
Ağlattığınız başörtülü genç kızların okullarını bıraktırmak zorunda kaldığınız ve akıttığınız gözyaşları nesiller boyu unutulmayacaktır.
Başta 28 şubat darbe girişimi, muhtırası ile ülkenin tüm kurumlarının, bankalarının yağmalanması sonucunda milyarlarca doların gasp edildiğine sebebiyet verdiğinizin sorgusu gıyaben ve ilahi huzurda sizi rahat bırakmayacaktır.
Helalleşmenin de kolay olacağını zannetmiyoruz!
Yine de bir insan olarak, bir müslüman , bir vicdan sahibi olarak soruyoruz: “Değdi mi? Değer miydi?” demekten alamıyoruz kendimizi.
Keşke, keşke diyoruz.