31 Mart 2024 yerel yönetimler seçimi, şükür kazananıyla kaybedeniyle bitti. Niçin Elhamdülillah dedim, niçin şükrettim? Bendeniz 1987 Haziran’ın da Almanya ,Hollanda ,Belçika’yı ziyaret ettim. Tam 48 gün kaldım. Bazı eyaletlerde seçim varmış .Ağacın veya bir direğin yere yakın gövdesinin bir yanında bir portre resim asılı, o resmin arkasında da bir portre resim asılı .Altlarında da 4-5 kelimelik yazı var. Ses sanatçısı zannettim. Mihmandarım olan hemşerim:” Başkanım bu eyalette seçim var. Birisi sosyal Demokrat adayın ,birisi de Hristiyan Demokrat adayın resmi “dedi. Afişleri ne yırtan var. ne çizen var. Ne de afişlerle ilgilenen var. Ben, Refah Partisinin 25 Mart 1984’te ilçe Belediye Başkanlığı kazanan ilk Belediye Başkanıyım. (Yahyalı ) Yahya’nın o zamanlar halıcılığı dünyaca meşhurdu. (şimdi yerinde yeller esiyor) Sanayi Bakanlığının sergi salonunda, yıl 1986, 15 — 28 Ekim arası halı ve kilim sergisi açtım. O günün parasıyla 35 milyon 500 bin liralık Yahyalı halısı satıldı. Bu tanıtımı daha iyi değerlendirebilmek amacıyla yün yıkama, eğirme ve boyama fabrikası kurmak için Avrupa’daki hemşerilerimle görüşmeye, varsa bu işi yapan fabrikaları incelemeye gitmiştim. Gri pasaportla 20 gün orada kalacaktım .Hemşerilerimin tamamını ziyaret edemedim. Bu arada Ramazan Ayı yaklaştı.( IGMG ) Milli Görüş Türkiye Cumhuriyeti Bonn Büyükelçiliğinden pasaportumun süresini uzattırdı. Ben de senelik iznimi alarak Ramazan Ayını Almanya’da geçirdim . Milli Görüşte öyle bir hizmet var ki, Iftar camide ,bana düşen görev, teravih namazı öncesi camide vaaz ,Teravih sonrası çay evinde hemşerilerle sohbet. Sahuru çay evinde yapmak. Sabah namazını kılmak, ya kanepeye kıvrılıp yatmak veya evi yakın olan bir hemşerinin evinde istirahate çekilmek. Uykum 3 ila 4 saat arası. Gideceğim yere götürecek kişiler evin kapısından beni alıyorlar. 40 0 — 500 kilometre uzaklıklara kadar götürüldüğümü hatırlıyorum. Başım doğru dürüst bir yastık yüzü görmedi .Helal olsun Milli Görüşüme, Milli Görüşçülerime. Seçimlerde ne bir konvoy, ne bir miting, ne bir afiş ,ne bir gürültü ,ne bir kavga ,ne bir şamata duydum. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Avrupa için :”Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” dediği ülkelerde seçimlerin işleyişi böyle. Hemşerilerimizin dediğine göre seçilenlerden sadece bir başbakanı bilirlermiş. O da seçimlerden en az bir hafta sonra. Gelen ağam giden paşam. Kimsenin umurunda bile değilmiş..Kim gider kim gelirse gelsin, kimsenin umurunda bile olmazmış. Çünkü sistem oturmuş asla değişmezmiş.. Onun için seçimlere katılım az oluyormuş. “Herhalde şimdi anladınız neden Elhamdülillah dediğimi, Niçin şükrettiğimi” Bizde adayların duyurulmaları Ocak ayında başladı. Reklamlar yavaş yavaş duyuruldu Şubat ayında kesinlik kazanmaya başladı. Mart ayında hızlandı, netleşti . Reklamıyla ,broşürüyle, afişiyle, resmiyle, brandasıyla ,araba giydirmesiyle, hopörleri ile, ev ev, kahvehane kahvehane, mağaza mağaza ,kabile kabile, akıl akıl insan ziyaretleriyle kanaat önderi kanaat önderi ziyaretleriyle, köy köy, mahalle mahalle, ilçe ilçe, il il, TV TV ve benzeri dolaşmasıyla halka kendilerini tanıtmaya çalıştılar.. Öyle bir tanıtma ki ,sanırsınız dünyanın en zengin ülkelerinden birisiyiz.. Giden akaryakıt, kağıt, naylon poşet, bez, branda ,fotoğraf, hediyeler, el altından verilen tomar tomar paralar, vb. Gürültü kirliliği : Ne ezan, ne namaz, ne hasta, ne vefat eden ,ne bebek, ne istirahat eden ,ne uyuyan diç düşünülmedi. Görüntü kirliliği; Gürültü kirliliğini aratmadı .Sokaklar ,caddeler, balkonlar, boy boy afişler, filamalar,resimler, reklam yazıları….. daha niceleri. Halkı bıktırdı, bıktırdı! .Hele kornaların, klaksiyonların araçtaki sesli ,parti ve aday reklamlarının verdiği rahatsızlık halkı daha da bezdirdi. Öyle bir reklam furyası ki, Belediye Başkan Adayları ,Belediye Meclis Üyesi Adayları, İl Genel Meclisi Üyesi adayları ,Muhtar Adayları ,İhtiyar Heyeti Üyesi Adayları adeta reklamda birbiriyle yarışır haldeydiler. Yok kardeşim yok! Bu memlekette fakirlik , fukaralık diye bir şey yok. Dökülen paraların haddi hesabı belirsiz..Medeni kişilerin yapacağı bir siyasi reklam ,yok denecek kadar az. Hatta yok yok yok yok diyebiliriz. İstisnalar kaideyi bozmaz .Ya kazanırsam harcadıklarımı fazlasıyla çıkartırım, ya makam sayesinde nefsim tatmin olur. Başkan Bey! Muhtar Efendi ! Derler bana.. İtibarım artar, rütbem yükselir, dediklerim olur, isteklerim çabuk görülür ,Vesaire Vesaire …Ya da hayırlı hizmetler veririm .Allah’ın rızasını ,kullarının memnuniyetini kazanırım. Gök kubbede hoş bir seda bırakırım, düşüncesi vardır. inşallah son cümlelerim, adayların ,seçilenlerin ve seçilmeyenlerin kafasında, gönlünde olan fikirlerdir. Temennim budur. İzninizle, unuttuğum bir hususu arz edeyim; Avrupa’da kaldığım 48 gün sonucu yahyalı’ya dönerken, Yahyalılı hemşerilerim Belediyemize faal bir ambulans aldılar. ambulans ki içerisinde ameliyat dahil ,Sağlık hizmetleri verilecek şekilde donanımlı.Ambulansın içerisi lebaleb ilaçlarla doluydu. Milli Görüş Faal bir Greyder, bir de fotokopi makinesi aldı. Hepsine teşekkür ederim. Sağlık, huzur, başarı Allah’ın rızasına uygun salih amellerle emeklilikler nasip olmasını temenni ederim Sağ olsunlar ! Var olsunlar. Yahyalıya dönüşümden takriben 15 gün sonra sol ayağımdan rahatsızlandım. diz kapağımdan aşağısı simsiyah, mevcut kalınlığından 2 kat arttı. tam 3 ay görevden uzak kaldım. Diz kapağımdan aşağısı sarılı yüksekte asılı hastanede ve evde günlerim geçti. Temmuz ayı içerisinde evimde yatarken Yahyalılı üç gurbetçimiz ziyaretime geldiler. Ayrılırlarken kesme şeker kutusu gibi bir kutuyu bıraktılar. gözüme ilişti. Unuttuklarını zannettim. Hayır bu kutu burada kalacak dediler. Ne olduğunu sordum. Ne olduğunu ne yapacaksın .Milli Görüşün sana hediyesi. Allah aşkına söyleyiniz nedir o dedim ,yalvardım. yakardım zorla oturttum. Milli Görüşçüler senin ayağının kesileceğini duymuş. Tedavin için gönderdiği paradır. Ben Allah rızası için çalıştım. Ama Rabbim bana böyle bir rahatsızlık verdi. İnşallah iyileşeceğim. Ben bu hediyeyi asla kabul edemem. Onlar;” Sen bu rahatsızlığa Almanya’daki çalışmaların sonucunda yakalandın.Vallahi billahi bu hediye sana ananın ak sütü gibi helaldir.” Dediler. Kabul etmedim hemen başkan vekelimi evime davet ettim. Geldi . Arkadaşlar bir emanet getirmişler sayınız dedim. Saydılar tam 18.000 Mark. Tekrar gönderene de getirene de teşekkür ettim. Belediyemizin araca ihtiyacı var. Araç alınız dedim. İki tane BMC kamyon aldırttım. Şimdi Iyi düşünün, sene 1987 Temmuz ayı. 18.000 Mark .Kayseri merkezinden imarlı yerden, Ankara’daki imarlı yerlerden en az 18 bin metrekare yer alır. Kat karşılığı yükleniciye versen en az 100 –150 daire eder. (Ankara’da bu kabil yerler var ) YAHYALIM’A,, YAHYALILIMA HELAL-İ HOŞ OLSUN. MİLLİ GÖRÜŞÜMÜZ İLELEBET VAR OLSUN !