ADALET ve KALKINMA PARTİSİ NEDEN OY ve SEÇİM KAYBINA UĞRADI?

Yayınlama: 29.04.2024
A+
A-

Seçime giren siyasi partilerden Adalet ve Kalkınma Partisi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Genel Başkanlığında 14 Mayıs 2002’de kuruldu. 3 Kasım 2003’te yapılan genel seçimden birinci parti olarak çıktı. Tabii ki Genel Başkan Sayın Erdoğan seçime giremediği için hükümeti kurma görevini Sayın Abdullah Gül üstlendi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın daha sonra seçime girerek milletvekili seçilmesi ile Başbakanlık Sayın Gül’den Sayın Erdoğan’a geçti. Sayın Gül de Dışişleri Bakanı oldu.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı devralmasıyla AK PARTİ atağa geçti. Parlamaya başladı.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanımızı Türk milletinin takdir edeni de etmeyeni de çok iyi biliyor ki, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Merhum Cennet Mekan Necmettin Erbakan’ın tedrisatından yetişmiş bir liderdir. Merhum Erbakan’ın hedeflerini, gerçekleştiremedikleri hedefleri, niçin gerçekleştiremediklerini çok iyi biliyor. Onun için Merhum Hocamızın hedeflerinin bir çoğunu gerçekleştirdi.

Bana göre: Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Cesur Türkiye ve dünya siyasetini iyi bilen, hedeflerini bilenleri bilen, ufku geniş, genelde nerede, nasıl konuşacağını, nasıl adım atacağını ölçebilen, dünya ve ahiret saadetini kazanma inancında ve azminde olan, dünya özellikle Türkiye kubbesinde hoş bir seda bırakmak isteyen muhterem bir liderdir.( Söylemleri ile eylemleri ile bende bu kanaati oluşturdu. İnşallah yanılmıyorum )

Peki böyle bir liderin partisi 31 Mart 2024 seçimlerinde niçin beklediği, umduğu oyu alamadı? Dolayısıyla büyük şehirlerde, illerde, ilçelerde, kasabalarda, mahallelerde, köylerde oy kaybını yaşadı?

Acizane kanaatim şudur: Bir siyasi parti lideri güvendiği kişilerle çalışır. Bu en tabii hakkıdır. Ancak kendisine en az güvendiği kişiler kadar yakın ve emin kişileri yanına yaklaştırmazsa, onlarla ilgilenmezse, kerhen bağlılıklar olsa da yavaş yavaş uzaklaşmalar olur.

Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanımızın en yakınında olan ana kadro, devamlı kadrodur. Bu Zevat:” Ben Reis’in gözdesiyim. Benim için halkın hakkımdaki kanaatleri vız gelir.” düşüncesindedirler.” Reis gel dedi mi gelirim. İşim bu kadar kolay. Halk isterse istemeyiz diye bas bas bağırsın, vız gelir tırıst gider. Önemli olan Reisimin istemesi.”

Bu kadroda ve düşüncede olanların kahir ekseriyeti halktan kopuk, protokol adamı niteliğindedir. Değişmez oluşları ,halk nezdinde itibar görmediklerini ortaya çıkardı..

Bendeniz zaman zaman Kayseri TV 1’de yazılar yazarım. Sayın Recep Tayyip Erdoğan hakkında, AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak acizane görüşlerimi belirtirim.. Bir Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı girdiği hiçbir seçimi kaybetmemiş. Nitekim bu seçimde de 52 vilayette nutuklar atmış. Buna rağmen seçimlerde umduğu oyu alamamış. Çok iyi düşünülmesi ve değerlendirilmesi  gereken bir durum.

Gerçi Sayın Cumhurbaşkanımız, seçim gecesi genel merkez salon konuşmasında, demokrasinin gereği, ne denilmesi gerekiyorsa, hepsini eğmeden bükmeden, herkesin anlayabileceği şekilde anlattı. Özeleştirisini kendinden başlayarak, kademe kademe tüm kadrolarına, teşkilatlarına dokuna dokuna anlattı. Yani tabir caizse önce çuvaldızı kendine batırdı. Teşkilatlarına da iğneyi batırdı. Muhalefete diyecek bir şey bırakmadı. Hatta muhalefete de ayağını denk almasını hatırlattı. Daha sonraki açıklamalarında da, önceki ifadelerini teyid eder mahiyette ifadeler kullandı.

“Bal yiyen baldan usanır” atasözünün gereği  halk aynı zevatı milletvekilliğinde,bakanlıkta, genel başkan yardımcılığında, genel başkan danışmanlığında, parti genel sekreterliğinde, bölgesel atamalarda, makam ve mevkide olan yakınlarının, bulunamaz Bursa kumaşıymış gibi devamlı üst düzey makamlarda, görevlerde olmaları, makamları değişse bile aynı seviyede makamlara atanmaları….Halk nezdinde hoş karşılanmadığını gösterdi.

Bu kanaatlerimden birisini –izninizle– kısaca arz edeyim. Kendisi 3 dönem milletvekilliği yaptı. Şimdi de Sayın Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın yani Cumhurbaşkanımızın en yakınında olan biri. Tanıdığım bir dostum tarafından öğrendim ki, Babasıyla Ank.Üniv.İlahiyat Fakültesinden sınıf arkadaşıymışız. 5-6 yıl telefonla görüştük mesajlaştık.

Birbirimizi görmesek de iyi bir dostluk kurduk. Kurduğumuz bu dostluktan Cumhurbaşkanımızın en yakınında olan oğlunun da haberi var, beni de tanır. Babasının 2023 yılında vefat ettiğini, eski bir milletvekilinden  duydum. Randevu talep etmeden AK Parti Genel Merkezine gittim.

Yazma şerefine eriştiğim kitaplarımdan bir takım da götürdüm. Makama telefon ettim. Ziyaret sebebimi bildirdim. Sekreter Hanım:” Şu anda sizi kabul edemiyor yarım saat sonra tekrar arayınız.” Tamam dedim. Yarım saat sonra tekrar aradım. Aynı sekreter Hanım, bir mazeret beyan etmeden, görüşme yapamayacağını bildirdi. Ben de.” Sadece kapıdan bir başsağlığı dileyip  ayrılacağım. Kitaplarımı da size bırakır ayrılırım” dedim.

Sekreter Hanım, ”Kitapları almak üzere ben bir eleman gönderiyorum. Siz kitapları ona verin, o getirir” dedi.

”İslami ve insani görev bilmişim. .kapıdan sadece.”Başın sağ olsun .Allah rahmat eylesin” diyeceğim. Hani derler ya:”Elin kanda olsa bile”Yok efendim yok!

Siz olsanız ne yapardınız bilmem, ama ben. hemen kartvizitime bir başsağlığı mesajı yazdım kitabın birisinin arasına koydum. Gelen elemana da kitapları verdim ve genel merkezden ayrıldım.

İnanıyorum ki bu zatın halkla hiç mi hiç ilişkisi yoktur. Çünkü elinden tutan Genel Başkanı vardır.Cumhurbaşkanı vardır. Bu benim yaşadığım bir durum. Kim bilir aynı karakterde olan nice kişiler –,üzülerek söylüyorum– ulvi makamlardadır ve çok da yakınlıktadırlar

Yıllarını AK Parti’yi savunmada, anlatmada, Sayın Cumhurbaşkanımızı takdir etmede, oy vermede, inancıyla, dürüstlüğüyle, azmiyle, taraflarıyla, bilinmişliğiyle, yerine göre basındaki yazılarıyla, tv’lerdeki siyasi nitelikli programlarda alenen Sayın Cumhurbaşkanımızı, AK Parti’yi ilmi gerçeklerle savunduğu halde…… daha nice güzelliklere sahip kişileri oy verme memuru gibi görmeler… AK Parti adaylarının seçimlerini kaybetmelerine, kazananların da oy azlığıyla kazanmalarına sebep oldu.

Bu duruma düşmenin ana sebeplerinden bazıları: Pahalılığın bir türlü önü alınamadı.

Enflasyon canavarı milletin belini büktü. Garip guraba marketlerden gram gram ürün alır hale düştü. Ailelerde geçimsizlik aldı başını gitti.

Bu sistemde zengin daha zengin, fakir daha fakir oldu. Geçmişte söylenen bir orta direk vardı o da yok oldu.

Devlet kamu görevlilerine zam, iyileştirme, destek vereceğini söyledi.  Söylenenler görevlilerin eline geçmeden, mağazalar ,marketler,kiralar….Hülasa satıcılar aynı anda ürünlerine zamları bindirdi.

Diyanet İşleri. Din İşleri Yüksek Kurulu Üyelerinin: “Bankaların verdiği promosyonun haram olduğunu, alanların, hiçbir sevap beklemeden ihtiyaç sahiplerine vermeleri gerektiğini devamlı söylemelerine rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımız, seçimden kısa bir süre önce:” Kamu Bankaları alınan maaşlara göre 8 bin ila 12 bin lira arasında promosyon ödeyecekler “ demesi, muhafazakar, takva sahibi seçmenlerde tepkilere sebep oldu. Ya oy vermeye gitmedi. Ya da oy vermedi.

Devlet denetlemelerinde yakaladıklarına cezaları bastırdı ama ne fayda. Kesilen cezaları yine satıcı alıcının sırtına yükledi. Ah! İşyerini -zammına göre- 5-6 gün, bir hafta kapatsa. Bak o zaman nasıl düzelir.Hatta iş yerinin kapısına niçin kapatıldığını bildirir birde ilan asılsa ne iyi olur.

İçişleri Bakanlığının. Milli Savunma Bakanlığı’nın, birimlerinin, Mit’in yaptığı çok başarılı hamleler sonucu, terörün her türlüsü, çetelerin her türlüsü, uyuşturucu,düzensiz göçmen yakalamalar, kara para aklamalar, caniler, trafikte kural tanımayanlar, yurtiçi ve yurt dışında tüm milli ve manevi değerlerimize hakaret yağdıran zavallıları yok etmeler, yakalamalar, kanuna teslim etmeler…vb’de bütün gücünü kullanmalarının  — benim kanaatim—herif-i na şeriflerin yandaşlarının kenetlenmesine sebep oldu. Oylarını vermedikleri gibi, gücü yettikleri kişilere de oy verdirtmediler.

Keşke Cumhurbaşkanı ve kabinesi seçime bir yıl kala çok önem arz eden ve mutlaka yapılması gereken hizmetler dışında, halkın doyumuna, geçimine, huzuruna, refahına… olumlu etki edebilecek  yatırımlarının hızını, masrafını, girdisini bir süreliğine azaltsaydı azaltabilseydi de artırdığını, tasarrufunu halkına verseydi,İnanın Ak Parti  bu durumlara kesinlikle düşmezdi.      

AK Parti döneminde yapılan her türlü sanayi, ekonomik, tarihi, kültürel, iç ve dış tanıtımlar, Türkiye’nin ve Türk milletinin itibarını yükseltici nice atılımlar ve benzeri diğer güzelliklerin, halkın pahalılık, besleneme sıkıntısı çekmesi, enflasyonun altında ezilmesi karşısında, maalesef kıymeti harbisi olmadı. Sandığa olumlu yansımadı.

Hülasa: Pahalılık halkın canına tak etti. Devletin makam, mevki, yönetim kurulu üyeliklerinin birden fazla oluşu ve belirli kişilerde  toplanması, devletin kendi içerisinde görünür şekilde tasarrufa gitmemesi, ( Muhalefet tarafından sıkça dile getirildi) Devlet kamu kurumlarında kullanılan stratejik araç plakaları hariç,  diğer kamu kurumlarında kullanılan araçların tamamında ( kiralanan araçlar da dahil ) resmi plaka kullandırmalıdır. Tasarruf için önemli bir uygulamadır. kayırmalar gırla gitti. Kibirlenmeler, gururlanmalar, böbürlenmeler, protokol adamlığı, bana Reisim yeter hokkabazlığı, bölgecilik,liyakatsizlik, milli ve manevi değerlerimizdeki umursamazlıklar…… Millette AK Parti’ye oy verenin %98’inin Erdoğan’a oy vereceğim sözünün, AKP’ye oy vereceğim şekline dönüşmesi ve benzeri olumsuzluklar, seçim sonuçlarını bu hale getirdi. Küskünler ordusu oluşturdu.

Ak Partinin oyu muhalefetten birkaç puan önde olmasına rağmen, aynaya bakıldığında; ayna resmi düzgün göstermiyor. Bu da halk tarafından açıkça görülüyor.

Çözüm Ne? “Zararın neresinden dönülürse orası kardır” Denilip” gidenler gitti kalan sağlar bizimdir” mantığıyla hareket edilerek, ciddi bir araştırma , eleştirme, tartışma, soruşturma ve benzeri uygulamalar yapılmalıdır.

Bilhassa bölgelere gönderilen kişiler samimi, dürüst , dava adamı, liyakatli, ehliyetli,  (Teşkilatlarda senin adamın benim adamım  şeklinde olmayan, bilinmeyen) kişiler olmalıdır.

Onlara kendi soruları yanında sormaları gereken hususlarda ayrıca belirtilmelidir. Neden, niçin ,nasıl,  kim, kimler ,yapılan yanlışlıklar,, teşkilatların tutumları,adayların özellikleri, teşkilatlarla adaylar arasındaki uyum ve uyumsuzluklar gibi sorular sorularak, halkın görüşleri, kanaatleri, tarafsız bir şekilde alınmalıdır .Acı ise acı. Tatlı ise tatlı. Yalan ise yalan. Doğru ise doğru. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmaksızın olduğu gibi Genel Merkeze aktarılmalıdır. Getirilmelidir.

Eskiden görev yapan ve tekrar kazanan belediye başkanlarının, yeni seçilen belediye Başkanlarının, meclis üyelerinin, il genel meclis üyelerinin çok dikkatli olmaları gerekir.

Yalandan, sahtekarlıktan, kibirden, gururdan, neme lazımcılıktan, kayırmacılıktan, hilecilikten, yiyicilikten, aşırıcılıktan,.tembellikten, particilikten, halkın nabzına göre şerbet vericilikten, riyakarlıktan, halkla irtibatsızlıktan kesinlikle uzak durmalılar.

Halkın içerisinde sevgi, saygı, ahlaklı, iyimser, çalışkan, başaran, çalıştıran, affeden, halkın değer verdiği tüm milli ve manevi değerlere değer veren, halkın hoş görmediği, benimsemediği, layık görmediği, alkış tutmadığı davranışlardan uzak duran. Allah’ın rızasını, kullarının memnuniyetini kazanan çalışmalarda bulunan olmalıdır.

Parti amaç değil araçtır. Aracını iyi kullanan Allah’ını da razı eder ,halkını da memnun eder.

Yönettiği, hizmet ettiği yörenin gök kubbesinde hoş bir seda bırakır. Ismi de cismi de unutulmaz. Hep hayırla yad edilir. 1 NİSAN 2024’te yarış başladı. MARŞ  MARŞ !!! Hayırlı olsun.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.