Önce çiçeklerin açmasını, suların coşmasını, Sonra dalların yapraklarla sarılmasını bekledik. Kırda kuzuların melemesini, çocukların koşmasını, Bulutlardan süzülecek güneşi seyretmeyi düşledik. Gün geldi, çiçek yaprak oldu,güneş damlayla buluştu, O da ne ! Kısacık ömrü olan mevsim uçup kayboldu. Sıcak vurdu yüze, yol bulan gölgeye koştu, Çiğdem, nevruz narindi, papatya bile soldu. Oysa, bu mevsimi […]
Önce çiçeklerin açmasını, suların coşmasını,
Sonra dalların yapraklarla sarılmasını bekledik.
Kırda kuzuların melemesini, çocukların koşmasını,
Bulutlardan süzülecek güneşi seyretmeyi düşledik.
Gün geldi, çiçek yaprak oldu,güneş damlayla buluştu,
O da ne ! Kısacık ömrü olan mevsim uçup kayboldu.
Sıcak vurdu yüze, yol bulan gölgeye koştu,
Çiğdem, nevruz narindi, papatya bile soldu.
Oysa, bu mevsimi beklemek; aşkını bekler gibi bir sevdaydı,
Ruh tazelenecek, ufuk açılacak, sevgi hazinesi dolacaktı.
Yolcuymuş meğer gelen, bir şerit gibi geçip kaydı,
Hayaller yüksekti, heyecan vardı, birlikte ne güzel olacaktı!
Düşlerde yaşayacak bundan böyle, ele geçirmeyeceksin,
Fani olandan beklenti bu kadardı, daha ne olacaktı?
Belli ki yine unutacak, tekrar hayallere kapılıp bekleyeceksin.
Eller bomboş, ümitler uçup gitmiş, keşkeler sermayen olacaktı.
Sen gidince, sanma ki boş kaldı bu meydan!
Hazan gelip tahtına oturdu, yönetim onda.
Düzen işliyor, gereksiz, boş değil en kısa bir an.
Menzil seferinde bir aksaklık yok, her şey yolunda.
İster bahar, ister yaz, isterse hazan olsun,
Hepsi misafir, süreleri sınırlı, sen de aynı handasın.
Karakış da yolcu; ister buz kestirsin, ister dondursun,
Sen de baharında coşarken, şimdi gamlı hazandasın.
Anlamak, güzel bakmak, güzel görmek marifet olan,
Ağaçların yorgunluğu sana anlamsız gelmesin!
Dallar üzerinde vakarla yavaş yavaş solan,
Yaprakların dökümü hüzün vermesin, ümidini çelmesin!
Hep hazan aklına gelmesin, son da olsa baharını unutma!
Binbir renkli yaprakları seyreyle temaşaya dal.
Sararan, rengarenk yapraklar düşsün, bırak, tutma!
Bir ömür biterken, bir hayat başlayacak, bakta ibret al!
Yorgun düşen bir yaprağın vakarla düşüşünü görünce,
Ne güzel bir son diye hayıflandıysan eğer,
Son yolculuğa çıkınca, ışıklar söndürülünce,
Anlarsın ki hayıflanmak, zamanında gerekliymiş meğer.
Güzel bakmak, güzel görmek kusurları yok eder,
Kusur kuldadır, kusurlu bakan da başkası değil,
Kem gözle bakarsan, mülk sahibi acaba ne der?
Kır benliğini, diklenme, dolgun başaklar gibi eğil
Ne bahar kalmak için vardır, ne yaz, ne de sonbahar,
Ne insanoğlu hancı, ne kuşlar yuvada baki kalacak,
Ne rüzgar devamlı hırçın eser, ne yağmurlar sel olur yağar.
Kimi gidecek, yenileri gelecek, bu iş böyle olacak.
Madem her baharın bir hazanı olacaksa,
Vurgun yemeden önce, hazırlık yapmak gerek.
Ömür yaprakları solup son bulacaksa
Asıl kahreden tembellik olacak; bu gerçeği bilerek.