İMAMLARIMIZ ve MÜEZZİNLERİMİZ HALKIMIZ SİZLERDEN NE BEKLER ACABA?

İmamlar ve müezzinler, dini hizmet veren zevat içerisinde, halkın arasında en fazla bulunanlardır. Baştaki 16 maddede belirttiğim hususlar, İmam ve müezzinler için de geçerlidir. Bunlara ilaveten: İmam ve müezzinin sesi Kur’an-ı Kerim’i okumaya müsait olmalı.  Çünkü halkımızın kahir ekseriyeti, Kur’an’ın manasından ziyade, imamın veya müezzinin sesindeki güzellikten etkilenir. Müezzinin  ezan okumasındaki ses ve makama riayet, […]

Yayınlama: 08.12.2021
A+
A-

İmamlar ve müezzinler, dini hizmet veren zevat içerisinde, halkın arasında en fazla bulunanlardır. Baştaki 16 maddede belirttiğim hususlar, İmam ve müezzinler için de geçerlidir. Bunlara ilaveten:

İmam ve müezzinin sesi Kur’an-ı Kerim’i okumaya müsait olmalı.  Çünkü halkımızın kahir ekseriyeti, Kur’an’ın manasından ziyade, imamın veya müezzinin sesindeki güzellikten etkilenir. Müezzinin  ezan okumasındaki ses ve makama riayet, namaz kılanları camiye çeker. Namaz kılmakta isteksiz olanları, namaz kılmaya ve camiye yönlendirmeye vesile olabilir.

İmam ve müezzin camiye erken gelmeli. İmam namaz öncesi veya sonrası cemaatını( bilhassa sabah namazı öncesi) Kur’an-ı Kerim okuyarak, mealini vererek, hatta yorumunu da yaparak aydınlatmalıdır.

Müezzin ezanı kendisi okumalıdır. Ezan okumayı merkezi sisteme havale etmek- bence- doğru değildir. Çoğu müezzinimiz ezanı makamı ile okuyamaz duruma düşmüşlerdir. Minareye çıkmadığınıza göre, ezanı okuma zahmetine de lütfen katlanınız. Ezanı güzel okuyabilmek için eğitim alınız. Ses rahatsızlığınız varsa mazursunuz. Yoksa değilsiniz.

Selatin camilerde görev yapan  imam ve müezzin, daha hassas olmalıdır. Kültürü, değişik cemaat bulunacağından, ayetleri tecvid kurallarına uygun, ta’dil-i erkana  riayetinde  daha dikkatli olmalıdır. İşlediği konuları iyi seçmeli, işlenen konularda aktüalitelik  ve zamanın ihtiyaçları aranmalıdır.  Hutbe halkı, yani cemaati tatmin edecek şekilde icra edilmelidir. Ses düzeni çok iyi ve net ses vermelidir. Hocaların sesleri  iyi duyulmazsa, cemaat sohbetleşmeyi tercih eder hale gelir.

İmam camisi’nde genç cemaatin olmasını, kendisinde dini bir sorumluluk görmeli. İmam Hatip Lisesi idarecileri ve öğretmenleri, Kur’an kursu öğretmenleri, ebeveynlerle görüşerek, gençlerin camilere gelmelerini sağlamalıdır. Gençlere imamlık,  müezzinlik yaptırılmalı. Sorumluluk verilmeli. Diğer okulların  gençlerinin ve serbest gençlerin ise camiye gelmeleri için yapılacak her türlü gayret, İslami kurallara bağlı olarak tebliğ edildikçe, hüsn-ü kabul görecektir.

Camilerde imam ve müezzinler tarafından verilen “Yaz kuran öğretme kursları” çok önemli hizmetlerdir. Hele hele kursların sonunda verilecek hediyelerin, çocukların kursa, camiye devamlarını sağlayacak nitelikte olması, çok önemli bir uygulamadır. Beş vakit namazlarda, camilerde çocukların olması, velilerin de camilere gelmelerine vesile olmaktadır.

İmam, namaz kıldırıp evine çekilmemelidir. Cemaatini dini, sosyal, kültürel konularda aydınlatabilmelidir.

Merkezi camilerden gelen ses düzenekli vaazlar, cemaatin hocayı görmemesi, ses cihazının sesi net duyuramaması, cemaatin konuyla ilgilenmemesine sebep oluyor.

 Cemaatin hocayı görmesi bile, zaten 15-20 dakika ancak dikkatini toparlayabiliyor. Bu durumun önlenebilmesi için, imamlarımız kendilerini yetiştirmeli. Zaman zaman camilerindeki kürsülere kendileri çıkmalıdır. Cemaatlerini kendileri aydınlatmalıdır. Bu ciddi bir sorumluluktur. İstisnalar kaideyi bozmaz ama, imamlarımızdan  kendilerini “sadece namaz kıldırma memuru” görenler varsa( İnşallah yoktur) inançlarını, şuuurlarını, sorumluluk anlayışlarını test etsinler. Ettirsinler.

Cemaatine, muhatap olduğu kişilere, dini hususlarda tebliğde bulunma görevinden hiçbir imam veya diğer görevliler,” yapamam, başaramam mazeretine sığınamaz.” Yeter ki gayret etsinler, Allah yardımcıları olur inşallah.

Eskiden yasaları kanunları yoktu. Şimdi – hamdolsun- yasaları da var, kanunları da var. Verdiği hizmetlerde arkalarında duran, duracak olan nice yetkililer var. Yeter ki hizmet, İslam’a, İslami kurallara uygun olarak yapılsın.

“Allah rızası, halkın memnuniyeti için hizmet edin, ter dökün, çaba sarf edin,” diyebilen, diyebilecek olan, bu konuda yetkili nice siyasi, dini yetkililer ve amirler vardır. Bu durumun olduğunu bilmeyen görevlilerimiz yoktur. Yeter ki, Allah rızası için görevinizin ehli, liyakatlisi olunuz.  Hizmetinizi aksatmadan yerine getiriniz. Hal böyle iken, İslami, kültürel sosyal, sevecen tebliğine, azmine ayak uyduramayan görevlilerimiz varsa, ciddi vebal altındadır. Kendilerini Allah katında sorumluluktan kurtaramazlar.

İzninizle işi biraz daha ileri götürelim. Allah aşkına, şuurlu bir müslüman olarak düşünelim. Geçmiş yıllardaki, dini hizmetleri vermekle görevli olan kişiler olarak, görev yapmanızdaki çektiğiniz sıkıntıları, halkın içerisinden veya resmi görevlilerden size yapılan muameleleri, uğradığınız hakaretleri, hakir görülmelerinizi, kılık ve kıyafetlerinize yapılan uygulamaları iyice bir düşününüz, düşünelim. AAAH ! AH ! Sayın sayabildiğiniz kadar.

 Tekrar söylüyorum. Allah aşkına düşününüz. Düşünelim. Son 15 -20 yıl içerisinde, milli ve manevi değerlerimize bağlı olarak hizmet etmek istedik de, devlet ve hükümet yetkililerimizden hangisi karşı çıktı veya çıkabilir. Yani hizmet vermek isteyen resmi veya gayri resmi kişilerin, en rahat çalışacağı  ve çalıştığı ortam ve destek hamdolsun vardır. Devam ediyor. Yeter ki çalışanlar samimi, hizmetleri İslam’a uygun olsun. Yaşantımız da İslam’a uygun olursa (amiyane tabirle) tadından yenmez olur. Allah cümlemizi hakka tabi, batıldan uzak eylesin.( Amin )

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.