Cahillikten daha kötü bir şey yoktur. Cehalet dibi olmayan bir bataklıktır. Cahil o kimsedir ki cehaletinin kabul etmediği her şey yanlış ve yok olmalıdır. Alanı olsun ya da olmasın; bir konuda herkese mikrofon tutulacak olursa piyano üzerinde zıplayan bir varlığın müziği gibi bir tablo ortaya çıkacaktır. Müslüman bir toplumda din ve şeriat üzerine tartışmaların yaşanması […]
Cahillikten daha kötü bir şey yoktur. Cehalet dibi olmayan bir bataklıktır. Cahil o kimsedir ki cehaletinin kabul etmediği her şey yanlış ve yok olmalıdır. Alanı olsun ya da olmasın; bir konuda herkese mikrofon tutulacak olursa piyano üzerinde zıplayan bir varlığın müziği gibi bir tablo ortaya çıkacaktır.
Müslüman bir toplumda din ve şeriat üzerine tartışmaların yaşanması anlaşılır bir şey değildir. Müslüman olduğunu söyleyen birisinin şeriatı kabul etmemesi ve ona saldırması da anlaşılır bir şey değildir. Müslüman bir ülkede şeriatla korkutulmanın bilimsel, ahlaki ve sosyolojik bir açıklaması olmalıdır.
Allah katında din İslam’dır. Din ilk insan ve ilk peygamberle birlikte Allah’ın varlıkla ilgili bilgi ve düzenlemelerine verilen bir isimdir. Din insanın her şeyine cevap verecek ve her ihtiyacını karşılayacak şekilde; Allah tarafından hem bu dünya hem de öldükten sonra ki dünya (ahiret) için düzenlemeleri beraberinde getiren inancın/sistemin adıdır. Din yaratılış, varlık, inanç, ibadet, ekonomi, muamelat, hukuk ve ceza hukuku gibi bölümlerden oluşmaktadır. İnsan Allah, insan insan ve insan çevre ilişkilerini düzenleyen kurallar bütününe şeriat adı verilmektedir. İnanç boyutunu belirleyen disipline Akaid denildiği gibi.
Fransız ihtilali pozitivizmin egemenliğinin ilanıdır. Küresel anlamda dinlere karşı savaşın miladıdır. İlahi dinin bozulmuş değişmiş dönemsel adı olan Yahudilik ve Hristiyanlık: haham ve papazların sömürü aracına dönüştürülmesi; insanın beklentilerinden uzaklaştırılması din karşıtlığını zirve yaptırmıştır. Batı din algısında; ilahi din ve ilahi olmayan dinler ayrımı yoktur. Sih, Hindu, Tao, Şaman, Zerdüşt ve felsefi dinlerle, Hristiyanlık ve Yahudilik ile İslam dinini aynı potada değerlendirmektedir. Bu nedenle Marks “din afyon” demiştir. Eğer Marks İslam’la tanışmış olsaydı bu cümleyi kurmazdı. Çünkü İslam muhataplarına ahlak, adalet ve özgürlüğü sunar.
İslam’ın inanç (akaid) esaslarını kabul edip hukuk (şeriat) esaslarını kabul etmemek; muhatabını dinin/Müslümanlığın dışına çıkarır. Çünkü İslam bir bütündür. Şeriat İslam dinine sonradan eklenmedi/girmedi. Kur’an ayetleri şeriatı konu edinir. “Sonra seni, (ilahi) emre dayalı bir şeriat üzere kıldık. Ona uy. Bilmeyenlerin hevalarına/arzularına uyma.” (Câsiye Suresi/18) ayrıca “Sizden her bir (ümmet) için bir şeriat ve yol kıldık.” (MâideSuresi / 48) ayetleri şeriatın ilahi bir boyut taşıdığını gösterir. “Şeraa” fiili “Allah’ın hüküm koyması” anlamına gelir. Şeriat kelimesi ve çoğulu İslâm’ın itikadî ve amelî hükümlerini bazen tek tek, bazen da bir bütün halinde ifade edecek biçimde kullanılır. Geniş anlamda şeriatla Allah tarafından insanlar için din olarak öngörülen hükümler bütünü kastedilmektedir.Bu verilerden hareketle “Şeriat İslam’dır” sonucuna varmak kaçınılmazdır.
Bu nedenle şeriat İslam’ın hukuki boyutuna verilen isimdir. İslam dinin hukuki omurgasıdır. Şeriat İslam’dır. Şeriata karşı olmak İslam’a karşı olmaktır. Allah’ın yasama ve yargı faaliyetlerini hiçe saymaktır. Onu hafife almak, alay etmek, ona hakaret etmek ve onu inkâr etmek insanı dinden çıkarır.