NEZAKET VEYA İNSANCA YAŞAM

Nezaket; başkalarına karşı saygılı ve incelikli davranma, incelik, naziklik, zerafet, edep, terbiye gibi anlamlara gelir. Nezaketle yakın anlamlı kavramlar rıfk, hilim, letafet ve rikkat’dir. Rıfk kelimesi terim olarak “iyi huyluluk, uyumlu, geçimli ve nazik olma, yumuşak davranma” mânalarına gelir. Günümüzda hacı veya umre arkadaşları da birbirlerineyoldaşım manasında “irafığım” derler. Hadis ve siyer kaynaklarında yer alan […]

Yayınlama: 01.02.2024
A+
A-

Nezaket; başkalarına karşı saygılı ve incelikli davranma, incelik, naziklik, zerafet, edep, terbiye gibi anlamlara gelir.

Nezaketle yakın anlamlı kavramlar rıfk, hilim, letafet ve rikkat’dir. Rıfk kelimesi terim olarak “iyi huyluluk, uyumlu, geçimli ve nazik olma, yumuşak davranma” mânalarına gelir. Günümüzda hacı veya umre arkadaşları da birbirlerineyoldaşım manasında “irafığım” derler. Hadis ve siyer kaynaklarında yer alan bilgilere göre Resûlullah, Hz. Âişe’nin kucağında son nefesini verirken “er-refîku’l-a‘lâ” (yüce dost) diyerek Allah’a gitmekte olduğunu ifade etmiş ve son sözü “Allahım, yüce dost!” olmuştur.(Rıfk, 2008)

Hilim (hilm) ise, “sabırlı ve temkinli, akıllı ve ağır başlı olmak” şeklinde açıklanmıştır. (Hilim, 1998) Letafet ve rikkat de işin inceliklerini bilme ve buna göre davranma, ayrıntılı düşünme, muhatabını incitmemeye çalışma gibi manalara gelir.

Bu sayılanlar İslam toplumunda en çok önem verilen kavramlardandır. Çünkü İslam toplumu benmerkezcilikten uzak, içinde yaşadığı sosyal çevreyi gözetmeyi, kendisi için istediğini diğer kardeşi için de istemeyi, toplumu sanki bir bina gibi görüp, tebaasını da o binayı oluşturan tuğlalara benzeten bir yapıyı öngörür. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en temel unsur olan akıl ve düşünce melekesini her durumda kullanmayı, kullanırken de din kardeşinin menfaatini en az kendi menfaati kadar gözetmeyi esas alır. O yüzden İslam’da ruhbanlık, münzevi bir yaşam, kabuğuna çekilme vb. tabirleri sorumluluktan kaçma ile eşdeğer görülür.

İnsan kendisi ve topluma, toplum devlete, devlet de yeniden insana hizmet için var. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın prensibi her şeyi özetliyor. İşte tüm bunların bize söylediği şey diğergamlık. Bir diğer tabirle özgecilik veya isar. Yani yeri geldiğinde kardeşini kendine tercih etmek. Onun yararını kendi menfaatine tercih etmek. Fedakarlığın zirvesi. Bu mümkün olmuyorsa en azından kendi için istediğini onun için de istemek. Bunların yolu da nezaket ve letafetten, kalp kırmamaktan, yapılan işi en ince ayrıntısına kadar düşünerek yapmaktan geçiyor. Bireyselliğin, bireyciliğin, benmerkezciliğin had safhada yaşandığı günümüzde nezaketi, letafeti gündemde tutmak, ilişkilerimizi bunlar etrafında yoğunlaştırmak elzem bir durum arz ediyor.

Günümüz insanı, insanlar içinde tek başına yaşıyor. Her şeyi sadece kendi için, kendi zevkleri, istek ve arzuları için yapıyor. Eşini, anne babasını, kardeşini, çocuğunu ve din kardeşlerini kendi menfaati üzerinden değerlendiriyor. Onlara kendinden bağımsız, kendilerine has düşünceleri ve inançları olan bireyler gibi bakamıyor. Etrafını ve çevresini kendisine faydası oranında şekillendiriyor. Herkes muhatabına bu gözle baktığı için insanlar bir süre sonra yalnız kalmaya mahkum oluyor. Çünkü kullanıldıklarını farkettikleri anda birbirleri ile olan ilişkilerini sonlandırıyorlar.

Zevk, renk, ırk, dil, inanç vb. yönden pek çok zenginlik barındıran insanlık tek bir çatı altında toplanıyor; para ve maddiyat. İstisnaları çıkarsak insanların çoğu maalesef bunlar için yaşıyor. Aracı amaç edinmiş bir vaziyette. Ruh ve mana alemini ihmal eden insan kaba, düşüncesiz, menfaatçi, bencil bir varlığa dönüşüyor. Çünkü görünene esir oluyor. Yaşadığı hayatı fizik alemle sınırlı zannediyor. Metafizik aleme belki teorik planda inanıyor fakat bunu pratikte hayatına yansıtmayınca inançsızlardan bir farkı kalmıyor. Görünmeyenle uğraşmayı gereksiz görüyor. Çünkü ondan elde edeceği faydanın garanti ve hemen olacağına inanmıyor.

Kendi kazdığı kuyuya düşmek üzere son sürat ilerleyen insanlığa bir nebze fren olabilmek adına bazı şeyleri hatırlatmanın faydalı! olacağı kanaatindeyiz. Biz İslam Medeniyetinin, Asr-ı Saadetin, Hulefa-i Raşidinin, Müçtehid İmamların, Selçukluların ve Osmanlıların torunları olarak ceddimizden öğreneceğimiz çok şey var. Onlar bize karanlık yolda ışık, bizler onlara bize miras bıraktıkları aydınlık yolun neferleri.

Kaynakça

Hilim. (1998). İslam Anskilopedisi: https://islamansiklopedisi.org.tr/hilim adresinden alındı

Rıfk. (2008). İslam Anskilopedisi: https://islamansiklopedisi.org.tr/rifk adresinden alındı

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.